İYİ OKUMALAR :)
***
Bekleyişlerin huzursuzluğunda gizli umutlara tutundum hasretle.
Güneşin yansımasında gördüğüm güzelliğine vurulmadan öncesinde, nefesine âşık oldum.
Mecnun oldum nar-ı aşkla tutuştum sensizliğin çöllerinde yüksünmeden.
İkrar ettim gönlümde sırları.
İnkar belledim senden kaçışları, menzilimin sen olduğunu bildiğim halde.
İşte bu gün mutluluğu kuşandım gülüşünde.
Bir nazlı adımında def ettim hasat bekleyen öfkemi.
Dindi fırtınalarım kirpiğinin ucunda.
(Mâlik Bin Esved)
***
Genç adam artık delirmenin eşiğindeydi zira güzeller güzeli karısının inadı tutmuş, reddediyordu bir saattir girdiği odadan çıkmayı. Sebep mi? Elbette Mâlik karısını bir kez daha gelinlik içinde görmek istemiş ama inatçı gönül kıblesi istikrarlı bir şekilde yine reddetmişti kocasını. Genç adam anlam veremiyordu onun bu yersiz inadına ama illa ki onu beyaz gelinliğin içinde görecekti bir kez daha ve o gelinliği güzel bedenden sıyırmanın eşsiz mutluluğunu tadacaktı, yoksa gözü açık giderdi kesinlikle.
"Nejimaaa, sevgilim hadi ama. Tamam, sen çıkmıyorsan ben gireyim içeri aç kapıyı da."
"Mâlik sana saatlerdir anlatmaya çalışıyorum, ben beş çocuk annesiyim ne gelinliği yaa!" Mâlik, gelinliğin olası tadilatı için bekleyen kadına baktı gülümseyerek, "Bizi biraz yalnız bıraka bilir misiniz?" dedi. Kadın sorunun ne olduğunu anlamadığı için şaşkınlığını da alarak ayrıldı bu tuhaf çiftin yanından. Hayır acaba kadın İtalya'dan getirtilen, o şaheser niteliğinde ki gelinlikleri beğenmemiş olamazdı herhalde. Çünkü o gelinliklerin hepsi, dünyanın en ünlü gelinlik modacısının eserleriydi ve beğenilmemesi neredeyse olasılık dışıydı.
Kadın gittiğinde, Mâlik aşkı da sardı sesine ve kandırıcı bir tatlılıkla " Güzelim, o gelinliklerin yetişmesi için İtalya'daki kaç arkadaşımı tehdit ettim biliyor musun? Bence hayır! Şimdi şu güzel kapıyı aç ki Yiğit'e bir kapı, bana da sağlam bir omuz borcun olmasın, hadi sevgilim. Bak sorunun bu olmadığını sesinde duyuyorum Yıldız. Aç kapıyı sorun ne ise halledelim, çünkü yarın nikâhta o gelinliklerden biri üzerinde olacak mutlaka sevgilim," diye inatçı tavrını sürdürmeye devam ettiğinde, karısını ne kadar gerdiğinden habersizdi.
Açılan kapıdan içeri hızla giren adam, sırtı kendisine yüzü önündeki aynaya ama bakışları yere dönük kadını gördüğünde, eli yeniden sol yanına gitti çünkü bir kalp krizinin eşiğinde olduğunu biliyordu. Karısının üzerindeki gelinliğin göğüs dekoltesi oldukça gösterişli, sırtı belindeki iki gamzeyi gösterecek kadar açıkta bırakan hayali tülle kapatılmıştı. Daha doğrusu açığa çıkarılmış demek daha doğru olurdu kesinlikle, çünkü kendini tül zanneden o şey hiçbir şeyi gizlemiyordu asla! Ensesinden başlayan elmas düğmeler, suyolu gibi kalçalarının zarafetinin başladığı yerin altında son buluyordu ve Mâlik nefes alamadığını hissetti bir an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Kelepçe ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)
RomansaAnkara'nın kalabalığında başlayıp, Arap diyarının ıssız çöllerine mahkûm, deli bir sevda. İki kor yürek ve büyük bir acı. Dili ile değil ahireti ile seven bir adam, tutsaklığın da aşkı bulan güzel, mahzun bir peri. Kandırılarak, hükmü-aşka mahkum e...