38. Bölüm

10K 726 214
                                    

İyi okumalar herkese :D

Bir gamzeydi yalnızlığıma derman,

Bir gülücüktü seni bana hapseden ferman

Bir tutam şefkatti gözlerine meftun bırakan

Bir sevgi dilenişiydi gece sen uyurken gerdanında kokan...

(Malik Bin Esved)

*******************

"Anlatacaklarıma belki kızacak, belki aptalca bulacaksın, ama inan bu aşkı, sevgiyi ve sevilmeyi hiç bilemeyen bir adamın ilk çırpınışları."

Bir Buçuk Yıl Önce...

Emir Mâlik Bin Esved görkemli sarayının uzun pencerelerinden öğle güneşinin vurduğu bahçeyi izliyordu. En son dokuz sene önce gittiği ve yine hayal kırıklığı ile döndüğü eski saraydaki kalbinin acısını düşündü bir müddet daha. Aklında bir türlü sormaktan vazgeçemediği sorular ve kan yemini vermesine neden olan kadınla birlikte, öğle güneşinde karanlığı yaşıyordu genç adam. Duyduğu kadarıyla hastaydı Kalilah ama onu görmeye gitmeyi ne kadar istese de gururunu hiçe saymak onursuzluk gibi geliyor, adım atmasını engelliyordu. Zira o kadın kendisini istemeyen ilk ve son kadındı. Hiç kimse Emir Mâlik Bin Esved'i reddedemezdi ve ondan sonra kadınları reddeden kendisiydi olmuştu.

Her zaman bir eksiklik aramış ama asla bulamamıştı genç adam, annesi tarafından sevilmemesine neden olarak. O güçlü, zeki ve her şeyle başa çıkabilecek bir kapasitedeydi. Bir kadın tarafından reddedilen o küçük çocuk büyümüştü artık ve biliyordu o asla eksik değildi. "Mâlik artık kararını açıklamalısın oğlum. Yakın bir zamanda Maya ile nişanını ilan etmeli ve sultanlığını bildirmelisin." Bir diğer aklını kurcalayan konu da buydu işte. O küçük kara sıçan yine bir oyunun derdindeydi ve Mâlik artık sıkılmıştı onun aptalca oyunlarından.

Tabi ona bu cesareti veren kişi sultan Farkh- Aldin'di ama artık anlatmaktan bıkmış eylemleriyle anlatıyordu asıl istediğinin özgürlük olduğunu. Son bir kez daha söyleyecek ardından bu konuda tek kelime daha etmeyecek, beraberinde kimseyi de konuşturmayacaktı. En azından planı buydu genç adamın. "Baba sana daha önce de söyledim. Maya benim yatağıma hiçbir şekilde girmeyecek. Hele de karım olarak asla. Üstelik söyle ona, yatağıma aldığım kadınların hesabını bana soramaz. Ben istediğimi yaparım ve o bana karışamaz."

"Elbette sana karışırım! Ben senin eşin olacağım ve ancak benden doğacak olan çocuklara babalık yapabilirsin, aptal fahişelerinden olanlara değil!" Maya kapıyı dinlerken son duydukları ile çileden çıkarak, biricik aşkının odasına daldı öfkeyle. Her gece ağlayarak uyumasına neden olan o adam tam karşısındaydı şimdi. Anlamalıydı Mâlik, Maya'nın teninden başka tene dokunmasının genç kızı ne denli yaraladığını.

"Senin burada ne işin var küçük sıçan! Defol buradan ve bir daha kadınlarıma karışma yoksa kafanı koparırım senin!" Mâlik öfke ile asla dokunmam dediği kıza dokunmuş ve sürükleyerek kapıya doğru itelemişti. Yinede kızın zehirli dili susmadı ve kimsenin cesaret edip karşısında dimdik duramadığı adamın, turkuaz mavisi gözlerine baktı. İşte bu renkti aklını başından alıp hayal diyarına sürüklenmesine neden olan. İşte bu dudaklardı zehirde düşse nasibine, almak istediği nefesin kapısı.

"Anla beni yalvarırım Mâlik, seni çok seviyorum. Ve sen ne zaman başka bir tene, tenini ortak eylesen kalbim ağrıyor." Mâlik, kızın burnunun ucuna kadar geldi ve gözlerine baktı bir süre. Belki olurda kalbinde bir başkalık sezinler diye ama yoktu hiçbir şey. Tek hissettiği kızın muhteşem güzelliğine rağmen tiksintiydi. Aşkı bilmiyor ve inanmıyordu belki ama en azından arzunun gerçekçiliğini her gece tadıyordu kadınlarıyla. Bu kıza bakarken, arzu bile kaçacak yer arıyordu bedeninde. Asla bu aptalı kadını olarak görmeyi ne bedeni, nede ruhu istemiyordu. "Sen asla istediğini alamayacaksın küçük sıçan. Şimdi ben boynunu kırmadan defol yoksa annemin seni ne kadar çok sevdiğini unutacağım!"

Kum Kelepçe  ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin