15.Bölüm: Saklımdasın

103 10 5
                                    

Bende kalsın, sorma ne diye.
Korkarım itiraf etmeye.
O kadar anlaşılmaz ki.
Bu gönül hercai,
sense korunmaya muhtaç.
Uzak dur benden uzak,
Seni yakından sevmek bana yasak.
Bir deli fişek,
gönül bir kelebek,
Uğruna harcanırsın.

Her edan bilmeden çağırıyor beni
Kapılmasında ne yapsın bu serseri?
Artık olamayız arkadaş gibi
Ben seni bırakamassam,
sen beni bırak.
Merak etme aklımdasın, dokunamasamda saklımdasın.

***********************************

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***********************************

Cenk Başak'ı eve bıraktığında saatler gece yarısını geçiyordu. Arabadan sarmaş dolaş çıktılar. Kapının önünde son kez öpüştüler. Kendilerini kandırıyorlardı ikiside, ama itiraf etmek zor geliyordu. Hiç değilse deniyorlardı, ileride acaba dememek için. Böyle kolay bitmemeliydi, içlerinde mutlaka birşeyler kalmış olmalıydı, birkaç aşk kırıntısı. Onu bulup çıkarmak meseleydi. Zamanla yine olacaktı, olmalıydı. Neydi birdenbire onları bu kadar ayrı düşüren?

Onur okula geldiğinden beri ilk defa gözlerinin Başak'ı aramadığını fark etti. Onu nasılda unutuvermişti. Artık ona aşık olduğundan bile emin değildi. Onun için çok başka duygular beslediğini zannetmişti. Diğer gençlik aşkları gibi geçeci olmuştu. Yanıbaşındaki Kardelene gülümsedi. Bahçede karın üstü yanyana çimlere uzanmış ders kitaplarına bakıyorlardı.

Başak elinde kalem, bir ucu ağzında ezber yapmaya çalışıyordu. Ama karşısında canını sıkan öyle bir manzara vardı ki...
Yanında oturan Cenk ders anlattığı arkadaşına söylendi:
- Daha nasıl anlatayım be kardeşim, buda kafa! Çalışmadığım halde ben bile anlıyorsam... Benden bu kadar! Hadi çıkıp gezelim.

Başak başını kitaptan kaldırdı:
- Siz gidin benim biraz daha çalışmam lazım.

Bunu derken göz ucuyla karşıya bakıyordu. Cenk önüne geçip kitaplarını topladı:
- Hadi Başak!

Genç kız kitaplarını onun elinden çekerken önünde bir kahkaha duyuldu. Başak oraya kulağını verince Cenkte yüzünü oraya doğru cevirdi. Sevgilisinin masadaki suskunluğunu şimdi anlıyordu. Onur ve Kardelen katıla katıla gülüyorlardı. Bu herif sinirine dokunuyordu. Neydi Kardelenle bu samimiyeti? Genç adam bi durdu: Yanlış soru! Onun esas düşüncesi Başak olmalıydı:
- Bu daha ne kadar devam edecek?
- Ne? Ne diyorsun?
- Anlamamazlıktan gelme, eski Başak değilsin sen.
- Saçmalama, hadi gidelim.
- Kalmak istediğini sanıyordum.
- Hayır. Sevgilimle biraz yanlız vakit geçirmek istiyorum. Siz kalın çocuklar.

Tibet aralarına girdi:
- Romantik takılacaksanız demek. Biz başka şeyler yaparız, rahat olun.

Yerlerinden kalktılar. Başak Kardelenlere ters olan yöne doğru giderken, Cenk diğer tarafa yürüdü:
- Karene birşey demem lazım.

Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin