21.Bölüm: Anneler Günü

82 8 3
                                    

Başak kapıyı çekip çıktığında Kardelen Cenkin yanına gitti:
- Herşey yolunda mı? Başakı gördüm çıkarken.

Genç adam gerilerek:
- Sana bir şey demedi ya?
- O beni görmedi.

Cenk derin bir nefes aldı:
- Ben duşa giriyorum. Gel seni geçireyim.

Bu Kardelenin hiç hoşuna gitmedi. Onu göndermek için neden bu kadar acele ediyordu? Halbuki Başak gelmeden önce ona karşı daha sevecen daha nazikti. Hatta sanki araları düzelmiş gibiydi:
- Başakla aranızda ne oldu?
- Onemli bir şey değil.
- Yüzün öyle demiyor ama. Dövme mevzusu mu?
- Konuşmak istemiyorum. Eve gitsen iyi olacak.

Genç adam buzdolabı gibi soğuktu. Bu hali Kardeleni korkutuyordu:
- Sizi gördüm, tartışıyordunuz. Benim yüzümden mi?

Kardelen Başaka attığı tokatı da görmüş müydü? Hayır! Buna tepkisiz kalacak biri değildi. Cenk ses tonunu biraz yükselterek:
- Karen eve git!

Genç kız koşar adımlarla kapıya doğru gitti ve kapıyı açtı. Cenk ona fazla sert çıktığını anlayıp yanına koştu. Başak'ın ima ettiği çirkin şeyleri düşünerek yalan söyledi:
- Seninle ilgili değil.

Sesini iyice yumuşatarak:
- Ben seni ararım.

Kardelen heyecanlanarak:
- Ne zaman?

Genç adam çekingen bir tavırla ona doğru baktı:
- Belli olmaz. Belki birazdan, belki iki saat sonra, yahut yarın öbürgün, belki...
- Belki aramana gerek kalmaz... kendin gelirsin.

Cenk Kardeleni derin derin süzdü:
- Belki.

İçinden Kardelene sarılmak gelsede, Başakın söyledikleri yüzünden aralarına mesafe koyması gerekiyormuş gibi hissediyordu. Şimdiye kadar kendisini hiç kimseyi göre ayarlamamıştı. Ama Kardelen mevzu bahis olunca onu koruma içgüdüsüyle son derece hassas davranıyordu. Kapı aralığında bakıştıktan sonra kapı kapandı. Cenk sırtını kapıya verdi:
- Dudaklarımda hep senin adın, her anım seni düşünmekle geçiyor. Sanki seni sevmekten başka işim yokmuş gibi... Hiçte olmasın istiyorum. Acıtırken bile o kadar güzel ki. Kardelen... Kalbimde açan çiçek.... . Karlarımı çözdün, kalbimdeki kışı bitirdin. Ben hiç bahar yaşamamışım... hiç aşık olmamışım...

****

Kardelen Cenkten geldikten sonra kimseye görünmeden odasına çıkacaktı ki Sedef onu gördü:
- Bu halin nedir?

Genç kızı alaya alarak:
- Yeni bir tarz mı yaratmaya çalışıyorsun?
- Hayır, senin yanında nasıl daha fazla dikkat çekebilirim diye uğraşıyorum, zira bu açılıp saçılmadan da mümkün.
- Küstah! Bu halde ancak bir sirkte dikkat çekersin.
- Sizin cemiyetinizdeki o insan müsveddelerinin yanında süs köpeği olarak dolaşacağıma, hayvanlarla şov yapmayı tercih ederim.
- Laflarına dikkat et!
- Sen başlattın. Kaşıyanı kaşırlar.
- Bu nasıl bir usluptur? Neredeyse aynı kandan olduğumuzdan şüphe edeceğim.
- Benim kanım kanı bozuklarla aynı olamaz!
- Bak son kez uyarıyorum! Diline hakim ol yoksa...
- Yoksa... Yine ellerimi kelepçeleyip döver misin? O sefer hazırlıksız yakalanmıştım. Hele bir daha dene bak neler oluyor!
- Seninle uğraşmaya değmez. Yarın evde davet var. Katılmak istemediğini bildiğim için şimdiden söylüyorum. Yarın kendine evden uzak bir uğraş bul.
- Nasıl bir davet?
- Her zaman ki şeyler işte, cemiyet filan.

Sedef ondan birşeyler saklıyormuş gibi diken üstündeydi. Sözleri, hareketleri temkinliydi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin