19.Bölüm: Kesişen Yollar

86 9 1
                                    

Bugün Murat Armanın ölüm yıl dönümüydü. Onur sabah erkenden ailesiyle birlikte mezarlığa uğramıştı. Eve döndüklerinde atına binip tekrar oraya gitti. Anne ve babasıyla yanlız konuşmaya ihtiyacı vardı. Yaşasaydılar nasıl olurdu acaba?Dedesi onların huzur içinde yaşamalarına izin verir miydi?
Şimdi rüyalarında Handan annenin sesiyle birlikte onunda şimşek gibi gürleyen sesini duyuyordu, onu itip kakan kocaman elleri. Onunla hiç karşılaşmamayı dilerdi. Geçmişine indikçe rüyaları daha da artmıştı. Daha geçen gün kardeşi Cenk'i görmüştü, iki yaşlarında filandı. Yüzü gözü çikolata içindeydi. Handan anne Onun elindeki çikolatayı alıp Onur'a uzatmıştı. Sevinçle çikolataya elini atarken birden büyük bir el onu yere çaldı:
- Çikolata senin neyine, piçkurusu!

O sırada hıçkırarak uyandı. Ondan öyle nefret ediyordu ki. Anne ve babasının toprağına yüz sürerken yemin etti:
- Nasıl yaparım bilmiyorum, ama birgün ondan bizim için hesap soracağım. Yaptığı hiçbir şey yanına kalmayacak söz veriyorum!

Dakikalarca mezarlarının başlarında konuştu, kendini anlattı, okul ve aşk hayatını:
- "Ben onunla hayatta yapamam" dediğim birine... aşık oldum.
Kadınların peşimden koşmalarına alışığım, ama bu sefer kaçanken kovalayan oldum. Onunla anlaşmak kolay olacak derken hergün beni zorlayacak yeni bir özelliğini keşfediyorum, değişken bir yapısı var. Bazen verdiği tepkilerle beni sudan çıkmış bir balığa çevirebiliyor. Ona hükmettiğim zamanlarda bile öyle bir teslim oluşu var ki mağlup olan benmişim gibi geliyor. Garip bir şekilde beni kendine bağlıyor. Bu nasıl birşey anlamadım.

Atına binerken uzaklardan birilerinin yaklaştığını gördü. Dikkatli bakınca onları tanıdı. Atıyla birlikte anne ve babasının mezarının biraz ilersindeki bir çeperin arkasına gizlendi ve bekledi.

Az sonra Handan hanım, Yusuf Altay Arman ve Cenk yaklaştı. Cenk mezardaki çiçeklere dokundu:
- Bunlar yeni bırakılmış gibi.

Yusuf Altay bey başını çevirip gözleriyle etrafı tarayıp homurdandı.
Handan hanım kayın pederine bakıp sinirle kaşını kaldırdı. Yaşlı adam öfkeli soluyarak oğlunun toprağına elini sürerken yanındaki mezara arkasını döndü. Torunu onun tam aksine onun arkasında yer aldı. Babasının mezarının yanındaki mezar taşına göz gezdirdi: Suna Taşdemir. Babasının annesini birlikte aldattığı kadın, onun yasak aşkı. Onları terkedip gidecek kadar çok sevmişti bu kadını, ama işler istediği gibi yürümemişti. Sunanın ani ölümüyle Murat kucağında ondan olan bebeğiyle tekrar evine dönmüştü. Cenk kardeşini neredeyse hiç hatırlamıyordu. O kaybolduğunda daha iki yaşındaydı. Annesi babasının ihanetini affetmekle kalmayıp onun gayri meşru çocuğunu bile sahiplenmişti. Bu nasıl bir yüce gönüllülüktü. Annesinin odasında ikisinin yanyana bir resmi vardı. Bazen annesini ona bakıp üzülürken görürdü. Eskiden beri bunun yüzünden dedesiyle defalarca münakaşa ettiğini duyardı:
- Oğlumu baştan çıkartıp bana düşman eden birinin oğlu için kılımı bile kıpırdatmam. Eğer bir gün karşıma çıkarsa ona dünyayı dar ederim. Onu bulmayı aklından çıkar Handan!

Cenk dedesini bu konuda hak veriyordu. O kadın bile bile evli bir adamla birlikte olmuş, bununla kalmayıp birde ondan çocuk peydahlayıp onun yuvasını yıkmıştı. Annesinin bu iyilik timsali davranışlarına anlam veremiyordu.

Üç gün önce Kardelenle ipleri kopardıktan sonra dağılmış bir halde eve gelmişti. Annesi başına çökmüş ne olduğuna dair ondan birşeyler öğrenmeye çalışıyordu:
- Ne oldu? Seni bu hale getiren ne?

Genç adam sinirle ona kırıcı şeyler söylemişti:
- Bıraksana anne, ihaneti hoş gören biri beni anlayamaz.

Handan hanım ne demek istediğini anlamıştı:
- Geçmişte ne yaşadığımı bilmeden yorum yapamazsın.
- Dedem herşeyi anlattı bana.
- Yusuf Altay Arman işine nasıl geliyorsa öyle anlatmıştır. Hiç bana sorma gereği duydun mu?
- Sen neden anlatma gereği duymadın?
- Böyle düşündüğünü bilmiyordum çünkü. Bunu bana daha önce hiç belli etmedin. Bildiğin kadarıyla yetinip herşeyi kabullendiğini sanmıştım. Yusuf Altay Armanın aklını karıştıracağını bilmeliydim. Baban bana ihanet etmedi!
- Sakın bana onu aklamaya çalışma! Seninle evliyken başka biriyle oldu mu? Oldu!
- Murat daha benimle evlenmeden önce Suna'yı seviyordu. Onların arasına BEN girdim!

Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin