30.Bölüm: Beni Bırakma

60 4 21
                                    

- Sen bana aşıksın!

Böyle söyleyince kulağına garip geliyordu. Başka biriyle konuşuyormuş gibi. Maksadı hesap sormak değildi, sadece keşfettiği şeyin şaşkınlığını dile getirmişti genç kız.
Cenk hiç tepki vermedi. Kardelene ne diyebilirdi? Ne itiraf edecek cesareti nede itiraz edecek gücü vardı. Başını önüne eğerek sustu.
O susarken genç kız onu meraklı gözlerle süzüyordu. Cenki tanıdığından bu yana ne kadar değişmişti. O uçarı, serseri halinden eser yoktu. O hallerini özlüyordu. Bu sessiz somurtkan haller ona hiç yakışmıyordu. Onun yüzünden mi böyleydi? Duygularını görmeyerek canını mı acıtmıştı? Başkasına bakarken nasıl görürdü ki? Şimdi gördüklerini ise düşünmek istemiyordu. Bir anda gözlerinden kalbini okur olmuştu. Bir uyanış, bir aydınlanma yaşamış gibi ufku genişlemişti. Birdenbire ona hiçbir zaman olmadığı kadar yakın olmuş ama bir o kadar da ondan uzaklaşma isteğiyle dolmuştu. Ama yapamıyordu. Aralarındaki sevgi bağı o kadar güçlüydü ki ondan kopmak istemiyordu. Sırf bu yüzden bu konuyu hiç dile getirmeyip üstünü kapatmayı yeğlemişti. Ama bu işine geldiği gibi davranmak olurdu. Buda onu iki yüzlü sahtekar yapardı.

Cenk suskunluğunu bozmaya karar verdi:
- Bu böyle devam edemez!

Genç kız başının altındaki eli çekip dalgınlığını üstünden attı:
- Ne?
- Biz...

Gözlerine bakamayarak:
- Ne varmış bizde?
- Kendin söylediğin şeyi tekrarlatma bana!

Kardelenin korktuğu şey başına geliyordu, hemen geri adım attı:
- Ben ciddi değildim. Şaka yaptım.
- Ama ben çok ciddiyim Karen!

Genç kız panikledi: 
- Beni... bırakıyor musun? Sana... ihtiyacım var.

Sesi titriyordu. Saçmalıktı yaptığı. Normal olan ondan yüz çevirmesi olurdu, oysa sevgi dileniyordu. Kendini teskin etti. Neden ondan  vazgeçecekti? Cenkin ona aşık olması onu kötü yapmazdı:
- Bu konuyu kapatıp unutalım.

Genç adam başını salladı:
- Doğru olmaz.

Kardelen sinirlenerek bağırdı:
- Ne doğru olmaz!
- Yapamıyorum! Anlasana!

Genç kızın gözleri doldu:
- Sende gitme ne olur... Beni bırakma.
- Sana başka bir gözle baktığımı bile bile...

Yüzüne bir tokat indi:
- Emin ol bunu kendime çok sordum. Ama yok öyle birşey! Herşey bu kadar karmaşık olmak zorunda mı? Bu konuşma hiç yaşanmadı! Tamam mı!

Cenk kalbindeki şeylerin ağırlığıyla konuyu kestirip attı:
- İstesekte eskisi gibi olmaz artık. Senden birşey beklemiyorum Karen. Ama bırakta yoluma istediğim gibi devam edeyim.
- Bırakmam! Bana hissettiklerin her neyse... Bana sordun mu? Bir başkasını seviyorum diye beni cezalandırmaya ne hakkın var!
- Ceza değil, ödül. İnan bana benden uzaklaşmak senin için en iyisi.
- Ne bu şimdi? Neden korkuyorsun?

Ona yaptığı şeyi anlatmasına şu kadar kalmıştı:
- Beni zorlama Karen!
- Ne! Duygularına yenilip yanlış birşey yapacağından mı korkuyorsun? Buna mı ikna edeceksin beni? Sen benim saçımın bir teline kıyamazsın.
- Sen hala çocuksun. İnsanoğlunun nasıl bir mahluk olduğunu bilmiyorsun. Öyle bir an gelir ki en iyi insan bile bir canavara dönüşür.
- Herkes için bunu düşünebilirim, ama senin için asla. Seni tanıyorum.
- Beni gözünde fazla büyütmüşsün. Hayat acımasız, tokat hep ummadığın yerden gelir.
- Ben hayattan öyle bir sille yedim ki. Gelecek hiçbir şey onun kadar acıtmaz.

Cenk ağlamaklıydı:
- Bilmiyorsun Karen...
- Sorsana ne diye!
- Bilmek istemiyorum!
- Niye? Gitmek kolay geliyor şimdi değil mi? Bakalım duyduklarından sonra da gidebilecek misin?
- Karen sus!
- Susmayacağım! Bana acıyacak olman umurumda değil! Eğer bu seni yanımda tutacaksa...
- Duymak istemiyorum!

Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin