49. Bölüm: Gelinlik seçimi

35 2 10
                                    

Onur iş yerinde çalışırken Başak telefonla sürekli arıyordu. Ona defalarca güzel bir dille peşini bırakmasını söylemişti, ama anlayacağı yoktu. Numarasını engelleyip işine konsantre oldu. Yarım saat olmadı kapısı aniden açıldı. Başak içeri girer girmez ardından kapıyı kilitledi. Onur neye uğradığını şaşırarak:
- Başak? Sen ne yapıyorsun? Kapıyı neden kilitledin?
- Senin iyiliğin için. Korkma, odaya girerken kimse görmedi.

Onur ona doğru gitti:
- Görse ne olur? Biz aynı şirkette çalışıyoruz.
- Doğru, ama ayrı departmanlarda.
- Başak çık git burdan!

Kapıyı engelleyen genç kızı kenara itti. Başak yine önüne geçti:
- Beni kovuyor musun? Başak Erdinçi! Eğer babamın kulağına giderse o çok değer verdiğin başarılı kariyerin başlamadan biter!
- Ne istiyorsun benden?
- Yeterince açık değil mi? Seni!
- Ben istemiyorum! Nişanlıyım, bir başkasını seviyorum. Anlasana!

Başak başını salladı:
- Anlamıyorum! Biz ikimiz...

Ellerini boynuna doladı:
- Aramızdaki tutkuyu inkar edemezsin. Birbirimizin kollarından ayrılmazdık. Beni hiç özlemedin mi?

Onur bezgin bir halde onun ellerini üstünden attı:
- Yaşadıklarımızı inkar etmiyorum. Ama bizim ilişkimiz...

Söyleyeceği şeyin ağırlığı boğazını tıkıyordu. Yutkunarak:
- Tensel birşeydi, sönmeye mahkum bir saman aleviydi.

Genç kız ona tokat attı:
- Pislik!

Onur onu tuttu:
- Üzgünüm, ama öyle! BİZ seninle yatağımız dışında neyi paylaştık?

Genç kız ellerini üzerinden çekerken onun kollarını tuttu:
- Sen ya beni yada kendini çok yanlış tanıyorsun! Ben senin zevk için kullanacağın biri değilim Onur!
- Bak Başak...

Başak tırnaklarını kollarına geçirdi:
- Bundan çok daha fazlasıyım. Göreceksin!

Genç adamın canı yanıyordu, ellerini üzerinden çekti:
- Git burdan!
- Hiç sanmıyorum. Şimdi üstümü başımı yırtıp çığlık çığlığa bağırıp burdaki herkesi başımıza toplayıp senin bana tecavüz etmeye çalıştığını söylesem...
- Ne saçmalıyorsun?
- Kime inanırlar? Babam seni kovmakla kalmaz, hapislerde süründürür.

Yüzünü yüzüne yaklaştırdı:
- Gençliğine, o parlak geleceğine yazık olmaz mı? Gel sen en iyisi paşa paşa bana uy. Ne kaybedersin? Sonra ne yapmak istersen, kiminle olmak istersen seni tutmayayacağım.
- Tüm söylediklerimden sonra... Hala mı Başak?
- Hâlâ... Hep! İkimizde daha fazlası olduğunu biliyoruz... sadece aklın karışık... Kardelen karıştırdı... Geçecek...

Gözlerinin içine bakıp dudaklarını yaklaştırdı. Onur huzursuzdu:
- Benimle oynama Başak.
- Tıpkı senin benimle oynadığını söylediğin gibi mi?

Genç adamın dudaklarını bir nefeste kendine çekip vakumladı. Üstündeki ceketi çıkarıp yere atarken gıravatını çekiştirdi. Gömleğine sıra geldiğinde düğmeleri çözerken göğsünde elini masaj yapar gibi gezdirdi. Onu koltuğa doğru itip yatırırken üstüne oturup ellerini tutup öptü. Sonra bluzunun altına sokarak, göğüslerinin üzerine bıraktı. Üstünü çıkarıp genç adamın göğüs kafesinden öperek yukarı, boynuna ve dudaklarına geçti. Başak Onuru tahrik etmeye çalışıyordu ve bunda bir derece başarılı da oluyordu. Genç adam acizliğine "mecburiyet" kılıfını giydirip üstündeki kadının isteklerine boyun eğdi. Başak onu öyle bir kıvama getirdi ki utanması gerekirken kendini olayın akışına kaptırdı. Herşey bittiğinde odasında bunun suçluluk duygusuyla kala kaldı. Kardelene ihanet etmişti.

Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin