17.Bölüm: Kırgın Çiçek

101 11 7
                                    

- Hadi tam sırası!

Kardelenin etrafına toplandılar. Kızın şaşırmaya vakti olmadı. Kollarından ve bacaklarından kaptıkları gibi havaya kaldırdılar. Çok hafifti zaten. Genç kızın bağırması kar etmiyordu:
- Ne yapıyorsunuz?

Başak pişkin bir şekilde:
- Sussuz kalmış çiçeği suya bırakıyoruz.

Ondan geriye doğru saydılar. Kardelenin suya bakarken bile gözü kararıyordu:
- Hayır! Yapmayın!

Her an bayılacakmış gibiydi. Vucudu suyla buluştuğu anda çığlık çığlığaydı. Genç kız suyun üstünde annesinin cansız bedenini görüyordu:
- Anne! Annecim!

Yavaş yavaş gözünde tüm havuz kana bulandı. Kardelen kendini kaybedip vücudunu bıraktı. Ayakları havuzun dibine dokunurken, kollarıyla birlikte başı suya gömüldü.

Cenk içecek stokunu kontrol etmek için içeri girmişti. Dışarı çıkınca havuzun etrafındaki kalabalığı gördü. Bunlar ne çeviriyordu? Havuza yaklaşınca bağrışmaları duydu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken herkesi kenara itip baktı:
- Ne oldu?

Gamze ağlamaklıydı:
- Kardeleni suya attılar.

Aras birkaç kişinin yardımıyla Kardeleni sudan çıkarıyordu. Cenk korkarak yanaştı ve genç kızı ellerinden aldı:
- Karen! Hayır! Hayır!

Onu karnının üstüne yere yatırdı ve yuttuğu suları çıkarmaya çalıştı. Ama genç kız baygındı, tepki vermiyordu. Sırt üstü yatırıp yanaklarına hafif vurdu. Başını geriye alarak suni teneffüs yaptı:
- Hadi küçüğüm! Yapabilirsin! Lütfen!

Ona üçüncü kes nefes verdiğinde genç kız gözünü açtı. Anlaşılmaz bir şekilde sayıkladı:
- Anne, annecim.

Cenk nefesini bırakarak gözleri dolu dolu ona sarıldı:
- Allahım çok şükür.

Ödü kopmuştu. Kaptığı bir havluyu genç kızın üstüne attıktan sonra öfkeli bakışlarla etrafı taradı:
- Hastaneye gidiyorum. Bir yere ayrılmayın. Gelince bana bunun hesabını vereceksiniz!

Kardeleni kucaklayıp kaldırdı:
- Başak hadi!

Birkaç kişi onunla gelmek istedi, Cenk itiraz etti. Başağı beklemeden kucağında Kardelenle içeri girdi. Başak tutulup kalmıştı. Tibet ona dokundu:
- Başak! Sana dedi!
- Ne?

Başıyla içeri giren Cenke işaret etti:
- Hadi gel!

Başakın eli ayağı titriyordu:
- Ben... Gelemem. Sen git.

Tibet ona garip garip baktı sonra içeri girdi. Cenk Kardeleni koltuğa bırakmıştı. Genç kızın vücudu katılıyordu. Genç adam bir battaniye getirip üzerine örttü. Üstünü giymişti. Tibette çabucak toparlanıp geldi. Koştura koştura dışarı çıkıp arabaya girdiler. Cenk bakınarak:
- Başak nerde?

Üstelemesin diye Tibet:
- Ben geliyorum ya kanka!

Tam gaza basacakken Gamzede onlara katıldı. Arabada Kardelenin babasını aradılar.

Hastaneye gelince durumu dahada fenalaşan genç kızı doktor ve hemşirelere teslim ettiler. Koridorda bir bekleyiş başladı. Kenan bey ve Sedef hanım koşar adımlarla yanlarına geldiler. Kenan bey Cenkin ellerine sarıldı:
- Kardelen nerde? Nasıl?
Sedef hanım elini onun omzuna attı:
- Kızım iyi mi?

Genç adam ona sinirle bakarak omzunu geriye aldı:
- Bilmiyorum.

Kenan bey gençlere bakarak:
- Ona ne oldu?

Cenk gözlerini indirdi:
- Havuza düştü.
- Anlamadım! Nasıl?

Genç adam cevap veremedi. Tibet onun zorlandığını görünce yerine cevap verdi:
- İstemeyerek oldu, arkadaşlar şaka yaptılar.

Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin