59. Bölüm: İlanı-harp

27 0 0
                                    

Eve doğru giderken Cenk birden durdu:
- Seninle gurur duyuyorum. İyi ki benim sevgilimsin.

Kardelen tepki vermeyince:
- Birşey mi dedin? Duymadım.
- Ne?
- "Sende" diyecektin değil mi? İçinden geçirdiğini biliyorum. Dışarıya karşı gösterdiğin bu güçlü duruşu çok taktir ediyorum, ama ben içerdeyim.

Elini onun kalbine götürdü:
- Benden kendini soyutlayamazsın. Yanında olmamı seviyorsun, ama bana ihtiyacın olduğunu kabullenemeyecek kadar mağrursun.

Kafe gibi bir mekânın önünden geçerken kulağına bir şarkı çalındı. Bir an durup dinledi. Kardelene de tanıdık gelmişti. Coşarak:
- Bana söylediğin parça! Yeni albüm mü çıkardın?
- Hayır, geçen hafta tek olarak paylaşmıştım. Bu kadar çabuk duyulacağını beklemiyordum.
- Demek ki beğenilmiş.

Genç kız sandalyesini içeri doğru sürdü:
- Hadi gel bir soralım.
- Neyi soralım?
- Nerden duyduğunu. Nabız yoklayalım.
- Gerek yok. Artık ciddi olarak uğraş...

Genç kız içeri girmişti bile. İçerde üç beş kişi temizlik yapıyordu. Mekân daha açılmamıştı. Tekerlekli sandalyeyi fark eden genç bir adam Kardelene doğru geldi:
- Henüz açı...

Yüzüne baktığı anda durdu. Güzelliğine hayran kalarak mayıştı:
- Size nasıl yardımcı olabilirim?
- Birşey soracaktım.

Cenk gelip Kardelenin yanında durunca adam kendini düzeltti. Böyle güzel bir kızın tek başına olması düşünülemezdi zaten:
- Buyrun.
- Az önce çaldığınız parça...

Sevgilisine mahçup olarak:
- Adını bilmiyorum ama ilk cümlesi şöyle: "Dinleyin dostlar şikayetim var..." Kimin acaba? Biliyor musun?
- O mu? Geçen rastgele listeme aldım. Hoşuma gidince birkaç şarkısını daha dinledim. Adı? Cenkti galiba, ama emin değilim. Ama durun şimdi bakarım.

Arkaya gidip geldi:
- Cenk Arman. Parçanın adı "Şikayet". Sözleri güzel.
- Ya sesini nasıl buldun?
- Çok iyi, kendi çapında götürüyordur da, biraz daha zorlasa çok iş yapardı...

Cenk merak ederek:
- Neyi eksik sence?
- İnsanlar önce görüntüye sonra içeriğe bakar. Dikkat çekici, akılda kalıcı bir ad ve kapakla parlar bence.
- Diyorsun... Bu işlerden anlıyor musun?
- Hayır, abi öyle... de siz niye sordunuz?
- Meraktan. İyi günler.

Eve doğru yürüdüler. Kardelen Cenkin hep onunla ilgilenirken kendisinin onun hayatına ne kadar uzak olduğunu düşündü. Kariyer ve müzik hayatının nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Annesi ve dedesiyle arası iyi miydi? Onun yanında olabilmek için nelerden fedakarlık ediyordu? Cenk en ufak olumsuzluğu bile ona yansıtmazken kendisinin bunun üstüne yaptığı huysuzluklar... İç dünyasında neler yaşıyordu? İyi miydi? Bunlar hep aklında olduğu halde sırf ona daha fazla yakınlaşmamak için hiçbir şey sormuyordu. Bu da onu çok zorluyordu. Ama bazen, şimdi olduğu gibi kendini tutamıyor, onun için heyecanını gizleyemiyordu.
Genç adam sevgilisin gösterdiği bu ufacık ilgi kırıntısı karşısında mutlu önüne bakıp gülümsüyordu.

Eve geldiklerinde birşeyler atıştırıp televizyon karşısına geçtiler. Koltukta çaylarını yudumlarken Kardelenin gözleri yavaş yavaş kapandı. Cenk onu kucaklayıp yatak odasına götürdü. Genç kadını yatağa yüzü koyun bırakıp sırtındaki fermuarını aşağı indirdi. Eli tenine değince yutkunarak elbiseyi aşağı sıyırdı. Bakışları baştan ayağa vucudunu tararken içinde uyanan şeyleri gözlerini yumarak susturmaya çalıştı. Kardelenin yatağın kenarındaki geceliğini eline aldı. Başından geçirirken genç kadının kirpikleri hafif oynadı. Sayıklar gibi:
- Sütyenle uyuyamam.

Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin