39.Bölüm: Kalbimin imkansızı

71 3 6
                                    

- Ben seni geri istiyorum!
- Emredersin beyefendi! Başka bir isteğiniz? Benim ne istediğim umrunda değil tabi!
- Tabi ki umurumda! Ben zannetmiştim ki...
- Ne zannetmiştin?
- Hayatında biri mi var?

Genç kız cevap vermedi. Arkasında duyduğu ayak sesleriyle dönüp baktı. Yusuf Altay Arman oraya doğru geliyordu:
- Onur kapatmak zorundayım, sonra konuşuruz.
- Kardelen dur...

Kardelen telefonu kapatıp görünmez biriymiş gibi ona doğru gelen adamın yanından geçip giderken onun sesini duydu:
- Dur! Seninle konuşmak istiyorum.

Hayretle ona yüzünü döndü:
- Ne konuda?

Adam emreden sert bir tonda:
- Gel buraya! Karşıma geç!

Cenkin dedesi olmasa ona yapacağını bilirdi de. Şimdilik itaat edip terasta gösterdiği yere oturdu:
- Sizi dinliyorum.

Yaşlı adam onu baştan aşağı inceledi:
- Karendi değil mi adın?
- Kardelen, ama öyle de derler.
- Paranın tek satın alamayacağı şey nedir bilir misin Kardelen?

Genç kız omuzlarını kaldırınca cevap verdi:
- Güzellik. Sana bakıyorumda ne kadar gençsin, güzelsin. Cenk'in sana tutulmasına şaşırmıyorum. Aylarca deli divaneler gibi o diyar senin bu diyar benim dolaştı.
- Bu konuda beni...
- Aranızda geçenleri bilmiyorum, ama duyduklarım gördüklerim bana tekrar birlikte olduğunuz izlenimini veriyor. Doğru mu?

Genç kız başını salladı. Yaşlı adam ciddileşerek:
- Neden şimdi?
- Efendim?
- Torumumu önce reddedip, acı çekmesine göz yumup neden şimdi kabul ettin?
- Özür dilerim ama böyle birşeyi sizinle konuşmamı...
- Lafı uzatacaksın demek!
- Ne demek istiyorsunuz? Açık açık konuşun benimle!
- Kenan beyin bu kadar içten pazarlıklı olabileceğini hesap etmemiştim.
- Babam hakkında doğru konuşun! Onun ne ilgisi var?
- Sana bu aklı veren o değil mi? İflası kaçınılmaz olunca kızını öne süreceği aklımdan geçmezdi.
- Ne diyorsunuz? Ne aklı, ne iflası? Babam beni ne için öne sürsün?
- Numara yapma küçük hanım! Onun maksadının seni aileye sokup kendini kurtarmak olduğunu adın gibi biliyorsun! Torunuma oynayabilirsin ama bana yutturamazsın!
- Siz beni neyle şuçladığınızın farkında mısınız?
- Az önce ne demiştim. Güzelliğin satın alınamayacağını değil mi?
Ama sen onu toruma karşı silah olarak kullanıp refahını satın alacaksın!
- Hayır!
- Onu sevmiyorsun, ama ona yaltaklanmaya mecbursun! Bu yüzden önce reddedip sonra onunla olmayı kabul ettin!
- Kesin! Susun! Tek kelime dahi duymak istemiyorum! Konuşmamız bitmiştir!

Yerinden kalktı. Yusuf Altay Arman onu tutup geri yerine oturttu. Kardelen sinir küpüydü:
- Bırakın beni! Yaşınıza hürmet edip tüm saçmalıklarınızı dinledim! Ama yeter!
- Seni şimdi bırakırsam hiçbir şey olmamış gibi Cenkin yanına gideceksin. Ben haklı çıkacağım. Bunu istemiyorum!
- Haklı değilsiniz!
- Bana bunu inandıramazsın. Her şekilde torunumun etrafında dolanmaya devam edeceksin.

Genç kız onu sinir edecek halde güldü:
- Aslında sırf size inat Cenkle evlenmek, ailenize girip eli maşalı bir gelin olup size hayatı zehir etmek güzel olurdu. Ama değmez, hayatımı mahvedecek kadar değil.
- Yani?
- Beni rahat bırakın!
- Sen Cenk'i rahat bırakacak mısın?

Söylediği onca gurur kırıcı şeyden sonra başka ne yapabilirdi? Onu şok eden babasının iflas ediyor oluşu değildi, Yusuf Altay Armanın Kenan beyin kızını öne sürecek kadar ucuz bir adam olduğunu düşünmesiydi. Onu bu kadar aciz biri olarak görmesiydi. O babasını tanıyordu, acından ölse dahi ondan birşey istemezdi. Ya Sedef?Bu davette ısrar edişinin altında ki sebep bu olmalıydı. Cenkle olursa durum kurtulurdu. Kendi kendine fısıldadı:
- Senin için üzgünüm ablacım... 

Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin