Eylül annesinin yanından ayrılıp Songüle gidiyordu.
Serkanla Güney de bu arada eve giriyordu. Eylül onları farketmedi. Songül kapıyı açtığında Serkanı gördüğünde şok oldu. Eylül de gelmek üzeredir eyvah...
Kapıyı kapattıktan sonra 2-3 dk bile geçmemişti ki kapı yeniden çaldı. Songül mutfakta duymamıştı bile. Güney de üstünü değiştirmek için odasındaydı. Kapıyı Serkan açtı. Karşısında Eylülü görünce şok oldu. Eylül, Serkanın yüzüne bile bakmıyorduEylül : Songül evde mi?
(Eylülün sesini duyan Songül koşarak geldi, önünde mutfak önlüğüyle...)
Songül mahçup bir şekilde baktı. Onun da bundan haberi yoktu.
Eylül : Songül böyle emrivakileri hiç sevmem bilirsin? Neden yaptın ki?
Songül : Eylül valla benim haberim yoktu, Güneyle gelmişler. Zaten az önce geldiler ben de seni arıyordum şimdi.
Serkan : tamam siz rahatsız olmayın, ben giderim. Güney kardeşim ben gidiyorum.
Güney : (tutarak) aaa hayır olmaz, yani gitme, sen bizim misafirimizsin
Songül Güney'e ters ters bakmaya başlamıştı.
Songül: kardeşim istersen...
Eylül : bir tabak fazlanız varsa gelirim Songül
Herkes Eylülün ağlayarak gitmesini beklerken Eylülün orda olmak istemesi herkesi şok etmişti.
Songül : tabii kardeşim geç içeri...
Eylül ve Songül mutfakta yemek hazırlarken, Serkan ve Güney de içerde konuşuyorlardı.
Güney : oğlum ne demek duygularım değişti, ne demek o lan?
Serkan : abi bilmiyorum, kafam çok karıştı, geçen gün de Defne geldi dedi Cemre yeniden senden hoşlanıyor...
Güney : ee oğlum, bundan sana ne? Yani sonuçta sen...
Serkan : işte abi ne düşüneceğimi bilemedim, Eylül beni o çocuk için terkedip gittiğinde yanımda Cemre vardı. Eylül, Atakanla mutluyken ben burda aşk acısı çektim, o beni sevmiyordu, ama Cemre....
Güney : Cemre ne?
Serkan : Cemre beni önemsedi, beni sevdi...
Güney, Serkana sert bir tokat atar.
Güney : oğlum kendine gel. Cemre lan o Cemre. Eylülün en yakını. Eylüle olan kızgınlığın, inadın yüzünden Cemreyi mi kullanıcaksın?
Serkan : olay da bu ya... kullanmak değil de...
Güney : ..... bi dk sakın bana Cemreden....
Serkan : bilmiyorum Güney, tek bildiğim Eylüle eskisi gibi hissetmediğim...
O sırada sofraya tabakları getiren Eylül, son konuşmaya misafir olur, tabaklar elinden düşer.
Şoktan çıktıktan sonra birden eğilip kırık parçaları toplamak ister. Songül de gelirSongül : bırak kardeşim sen geç içeri ben hallederim
Eylül ağlıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu.
Songül : tamam üzülme bu kadar, alt tarafı iki tabak, noolcak Allah aşkına...
Eylül : ben.... gitsem iyi... olucak
Songül : kızım saat kaç oldu, bu saatte tek başına gitmene izin vermem
Serkan : sen gitme Eylül, gitmesi gereken benim
Güney o şokla partiyi falan unutur, Serkanın gitmesine engel olmaz...
Güney: gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum, Serkan bu ya, Serkan......
Bu çocuğun bu güne kadar bi falsosu olmadı...Songül : erkek değil mi yapıyor işte...
Güney : bundan ben de mi pay çıkarmalıyım Songül?
Songül : hayır tabii ki..
Güney : o zaman ne dem-....
Konuşması Eylülün ağlamasıyla kesilir.
Songül : hadi kardeşim gel bi elini yüzünü yıkayalım...
Güney hala Serkana inanamıyordu. Serkan?..... Parti? Eyvah.... Serkanı göndermişti. Hemen çıkıp gitti.
Kapıyı sertçe çekip habersizce çıktığını gören Songül, Güney'in bu kadar sinirleneceğini tahmin etmemişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kırık Gençlik Hikayesi (EySer 💔)
FanfictionSevdiği adam tarafından terkedilen yosun gözlü kız ve onu eskiden çok seven deniz gözlü oğlanın hikayesi...