Ertesi sabah Eylül erkenden kalkar, kahvaltı hazırlar, sonra pencere kenarına geçip oturur öylece. Songül yanına gelir...
Songül : erkencisin
Eylül : uyuyamadım ki
Songül : ben de sabaha karşı dalmışım
Eylül : kahvaltı hazırladım, hadi kahvaltı yapalım
İkisinin de iştahı yoktu ama yediler
Songül : ben eve gideyim artık
O sırada kapıda Serkanla Güney vardı. Eylülün gözleri parlamıştı...
Songül istemeyerek Güneyle beraber çıkar. Yüzleşmeye hazır değildi...
Serkan eve gelir ama hiç konuşmaz, bir köşeye geçip oturur. En sonunda dayanamaz sessizliği bozar...
Serkan : iyi misin?
Eylül : hı hı
Serkan : Cemre nasıl? Görmeden çıktım onu
Eylül : iyi sanırım, dünden sonra biz Songülle eve geldik
Serkan : anladım.
Eylül : Serkan ben...
Serkan Eylüle döner...
Serkan : konuşmak istemiyorum Eylül. Kalbini kırmak istemiyorum
Eylül : hayır bunları söylemeyi bekledim, gözüme uyku girmedi. sana söylemek isterdim ama Cemre özellikle uyardı, bana da dün anlattı herşeyi zaten. Lütfen bana böyle öfkeli olma.
Serkan : biliyorum. Ama elimde değil. Kendimi kandırılmış hissediyorum. Hem sen hem de Cemre... annemden öteye koyduğum iki insan da kandırdı beni. Sordum sana dimi? Birşey var sende, söyle bana dedim. Ama sen söylemedin...
Eylül : söyleyemezdim Serkan. Bu Cemrenin vereceği bir karar. Yine olsa yine söylemezdim, söyleyemezdim...
Serkan : demek ki birbirimize herşeyimizi anlatamayacak duruma gelmişiz.
Eylül : ne?
Serkan : birbirimize derdimizi, sıkıntımızı, sırlarımızı anlatamayacaksak evliliğin ne anlamı var?
Eylül : ben... ben anlamıyorum. Boşanmak mı istiyorsun?
Serkan : bu evliliği gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum
Eylül : öyle istiyorsan...
Serkan susar kalır, öfkeliydi, Güney'e gelmek istemediğini söylese de onu zorla getirmişti. Oysa o kardeşine, Canere, herşeyi sakladığı için karısına kızgındı... Eylülü öylece bırakıp Canerle Cemreyi bulmaya gider...
Songülle Güney ise hiç konuşmadan oturuyordu. Sessizliği bozan Güney oldu.
Güney : iyi görünüyosun. Bak ne dersin biraz dolaşalım, gezelim.
Songül : keyfim yok
Güney : bak, biraz uzaklaşalım burdan. Hem iyi gelir bize.
Songül : gerçekten, keyfim yok Güney. Dinlenmek istiyorum
Güney : sana ulaşmama izin ver Songül. Kapadın kendini. Ben de üzgünüm anlıyor musun? Bu acıyı sadece sen çekmiyorsun. İzin ver yanında olayım, birlikte saralım yaramızı.
Songül : Güney ben dün senin gözünde o hayal kırıklığını gördükten sonra yapamam. Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. Sen çocuğun olcağını öğrendiğinde sevinçten delirmiştin. Belki de hiç çocuğumuz olmayacak bizim. Bunu sana yapamam.
Güney : ben seninle çocuk için evlenmedim ki Maria. Olmazsa olmasın. Ben sadece senin yanında olmak istiyorum kızım. Gerisi umrumda değil
Songül : sana bu haksızlığı yapamam.
Songül yüzüğünü çıkarıp masaya koyar.
Songül : mutlu olmaya hakkın var, baba olmayı en çok hakeden insanlardansın Güney. Ama ben...
Güney : saçmalama Songül. Tak o yüzüğü parmağına
Songül : hayır Güney. Baba olma hakkını elinden alamam.
Güney : bu ne saçmalık ya? Bunun için mi bırakıyorsun beni? İyi tamam Songül! Git ! Korkaksın kızım sen! Korkak!
Songül birşey söyleyemeden çıkar. O sırada öfkeyle evden çıkan Serkanı görür, seslenir ama Serkan duymaz. O da Eylülün yanına gider.
Songül : Serkanın çıktığını gördüm. Geleyim dedim
Eylül : iyi yaptın. Konuştunuz mu Güneyle?
Songül : evet. Maalesef. Boşanıcam
Eylül : ne? Neden?
Songül: baba olma hakkını elinden alamam Eylül. Çok fazla istiyor bunu, çocuklarla arası çok iyi, iki seferdir öyle heyecanlıydı ki... ona bunu yapamam
Eylül : yapma Songül... siz birbirinizi seviyorsunuz.
Songül : evet, çok sevdiğim için yapıyorum bunu zaten...
Eylül : boşanan boşanana...
Songül : ne demek şimdi bu?
Eylül : Serkan da benden boşanmak istiyor
Songül: ne? Nasıl bi saçmalık bu? Neden?
Eylül : birbirimize herşeyi anlatamayacaksak evliliğin ne anlamı varmış...
Songül : naapmaya çalışıyo bu çocuk? Tamam öfkeli dedim, siniri geçince seni anlayacak dedim ama hamile karısını terketmek de nedir?
Eylül : belki de böylesi daha iyi
Songül: bunu sen mi söylüyosun Eylül? Bunu nasıl yapar ya? Sorucam ondan bunun hesabını...
Eylül : Songül, noolur karışma. Ne istiyorsa, nasıl istiyorsa öyle olsun.
Songül: yazık ya...
Eylül, kardeşiyle kocası arasında kalmıştı, ama haklıydı, bunu ne olursa olsun Serkana söylemeyemezdi, yaptığı şeyden pişman değildi bu yüzden. Ama olayların buraya kadar geleceğini asla tahmin edemezdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kırık Gençlik Hikayesi (EySer 💔)
FanfictionSevdiği adam tarafından terkedilen yosun gözlü kız ve onu eskiden çok seven deniz gözlü oğlanın hikayesi...