77.Bölüm - Gidenler ve Kalanlar

529 53 20
                                    

Flashback

Serkan, Eylülün yanına gelir, elindeki boş süt bardağını alır.

Serkan : iyisin dimi?

Eylül : evet, sağol..

Serkan : başka istediğin birşey var mı?

Eylül : yok, aç değilim

Serkan : ama doktoru duydun, birşeyler yemen lazım

Eylül : saat kaç oldu Serkan, bu saatte ne yerim?

Serkan : ben ayarlarım birşeyler, sen rahatına bak

Serkan omlet, peynir, zeytin, domates ayarlamıştı, güzel bir tepsiyle gelir...

Eylül : sağol, gerek yoktu

Serkan : sen bunları düşünme, hadi soğutma. Yarından itibaren de eve bi alarm taktır, Cemre'ye falan söyle de beraber kalın bir süre...

Eylül : sen? Yani sen naapacaksın?

Serkan : tek başına yaşayacağım işte Eylül...

Eylül : onu demiyorum. Bursa işini diyorum

Serkan : bilmiyorum, daha tam karar vermedim ama giderim herhalde

Eylül : kızını görmeyecek misin?

Serkan : deli misin sen? Tabii ki görücem. Dünyanın öteki ucuna gitmiyorum Eylül, bir telefonla hemen gelirim.

Eylül: anladım, tabii sen bilirsin

Serkan televizyon açmıştı, koltuğun iki ucunda oturuyolardı...

Serkan : eskiden koltuğun o ucu hep boş kalırdı...

Eylül : evet, izin vermezdin ki hiç, hep sarılırdın, dipdibe otururduk...

Serkan : evet, bana kalsa yine yaparım ama (sessizce)

Eylül : birşey mi dedin?

Serkan : uykun gelmedi mi dedim

Eylül : gelmedi ama biraz yatıp televizyon izlemek istiyorum

Serkan : iyi yat bakalım...

Eylül, Serkanın dizlerinde uyuyakalmıştı, Serkan da uyandırmaya kıyamadı, televizyonu kapatıp onu izledi, bir süre sonra o da oturur pozisyonda uyuyakalmıştı...

Flashback sonu

Serkanın her tarafı tutulmuştu, gece hiç hareket etmemişti Eylül rahat uyusun diye... fazla kıpırdamış olacak ki Eylül uyandı...

Eylül : ay ben burda mı uyudum?

Serkan : evet, uyandırmadım ben de

Eylül : keşke uyandırsaydın

Serkan : önemli değil

Serkan boynunu tutarak kalkar, heryeri tutulmuştu ama önemli değildi, Eylülle güzel bir akşam geçirmişti, belki de son seferiydi...

Eylül : ben gideyim artık. Sağol

Serkan : kahvaltı?

Eylül : evde yapsam daha iyi olur aslında

Serkan : peki. Kendine dikkat et

Eylül evden çıkar...

Eylül eve geldiğinde herşeyin yerli yerinde olduğunu görür, şaşırmıştı. Kimin düzenlediğini merak etmişti sonra Serkanın diğerlerine haber verdiğini düşünür...

Cemre, Serkanı arar. Nikahı bir an önce yapmak istiyorlardı. Ama geçen seferki gibi büyük birşey değil, ufak bir mekanda sadece onlar olacaktı ve eğleneceklerdi...

Hazırlıklar 1 hafta içinde tamamlanmıştı. Herkes nikah için bir araya gelmişti, Cenk hariç. Cenk ailesiyle şehir dışındaydı ve bu nikah bir anda haber verilince yetişememişti. Nikah sorunsuz bir şekilde kıyılmıştı, Caner ve Cemre resmen karı kocaydı, herkes mutluydu...

Güzel, romantik bir parça çalıyordu, herkes sevgilisiyle ve eşiyle dans ediyordu, Eylül Kader ve Serkan da oturuyordu. Serkan Eylülü dansa kaldırmak istedi, Eylül yorgun olduğunu söyleyerek reddeder. Ayakta ve eli boşta kalan Serkan, Kader'i dansa kaldırır...

Gece bitimine doğru herkes dağılır, Eylül de Songüllerle gider...

Songül : Serkan nerdeydi sevgili?

Güney : bilmiyorum, sonlara doğru hiç görmedim

Songül : eve gitti herhalde

Güney : aynen, başka nereye gidecek ki?

Songül : bir bir hepimiz evlendik, kocaman bi aile olduk

Güney : boşanmalar da sırayla olmasın da...

Songül : neden öyle dedin ki?

Güney : e az kalsın sen de boşuyodun beni...

Songül : o ayrı bu ayrı...

Eylül eve geldiğinde sehpa üstünde bir not bulur...

"Eylül,
Ben Bursa'daki iş teklifini değerlendirip gidiyorum. Daha önce gidecektim ama Cemre'nin nikahını bekledim. Bunun bir veda gibi olmaması için kimseye hatta sana bile haber vermeden gidiyorum.
Gitme demeni o kadar çok bekledim ki, gitme yanımda kal demeni... Ama demedin Eylül, beni affetmen, tekrar eskisi gibi olabilmek için gözünün içine bakarken, sen bana tüm kapıları kapattın, ben de daha fazla seni görüp her an ümit etmekten yoruldum. Sana ulaşmaya çalışmaktan yoruldum. Her defasında seni kırmamaya çalışmaktan yoruldum. Seni bu kadar seviyorken seninle arkadaş kalmaya çalışmaktan yoruldum. Gidiyorum. Ama seni veya kızımızı bırakmıyorum. Bir isim koyarsan ona eğer, Lavinya olsun, ben çok severim, anlamı ölüm çiçeğidir ama umudu ve hayaldeki sevgiliyi temsil eder. Sen de her zaman benim hayallerimdeki sevgili olarak kal bitanem...
Ben her zaman yanınızdayım, ne olursa olsun. Seni hep sevdim, hep de seveceğim...

Serkan"

Eylül mektubu gözyaşları içinde okumuştu, Serkan bir veda bile etmeden gitmişti..

Bir Kırık Gençlik Hikayesi (EySer 💔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin