41.Bölüm - Sorgu

746 50 4
                                    

Eylül süt ve pirinci hazırlamıştı o sırada Songül bir yandan çay koyarken bir yandan da konuya girmeye başladı...

Songül : nooluyo kızım sana?

Eylül : nooldu Songül ?

Songüle bakmıyordu, sütlacı yapmakla meşguldu...

Songül : bırak şimdi şunları... bana bak bana...

Eylül : efendim Songül

Songül : bu suratının hali ne Eylül? Sen de Serkan da böylesiniz...

Eylül : zorlanıyoruz Songül... yürütmekte zorlanıyoruz bu ilişkiyi

Songül : oğlum siz birbirinizi seviyosunuz ne yürütememesi?

Eylül : ne o benim Canerle olan arkadaşlığı anlayabiliyor, ne de ben ona tam güvenebiliyorum, işte olan bu Songül !!!

Eylül bağırıyordu, sinirleri bozulmuştu bağırmak istememişti...

İçeride de benzer bir konuşma geçiyordu...

Serkan : bu gece maç vardı, sizde var mı o kanal?

Güney : bırak şimdi maçı falan. Bu asık suratla seninle maç çekilmez.

Serkan : ne diyosun Güney? Ver şu kumandayı hadi

Güney : oğlum anlat bakalım nooluyo?

Serkan : birşey olduğu yok

Güney : var işte abi, anlat hadi

Serkan : her zamanki meseleler... Eylül hala bana tam olarak güvenebilmiş değil, hala mesafeli.

Güney : sadece o mu?

Serkan : bi de Caner meselesi var. Yakın olmaları hoşuma gitmiyor. Eylülle nerdeyse her gün görüşüyorlar. Eylüle rahatsız olduğumu söyledim ama dinlemiyor bile. İnadına mı yapıyor bilmiyorum.

Güney : kız bunca zaman onlaydı abi. Birden ilişkisini kesmesini bekleyemezsin ki? Hem sadece konuşuyorlar...

Serkan : sadece konuşuyorlar öyle mi? Sen Songül Mertle konuşuyorken böyle mi düşünüyordun?! Bana nutuk atma Güney, beni azıcık kendi yerine koy!

Güney de öylece kalakalmıştır. Bi an düşündü, Serkan haklıydı. Biri Songüle bu kadar yakın olsaydı muhtemelen o da sinirlenirdi... ki yaşamıştı bunu. Songülle Mert konuşuyorken kıskanıyordu, hem de çok... Mertin de Songüle ilgisini öğrenince çıldırmıştı, dövmüştü onu, Songülü de sözleriyle üzmüştü.... Serkan ona göre çok daha sakindi...

Songül birşey diyecek olur...

Eylül : özür dilerim Songül, sadece sinirlerim bozuk tamam mı?

Songül : tamam kardeşim...

Songül yaşadığını düşündü. Bekaret muayenesi meselesi yüzünden hoşlandığı çocuğa sinirliydi, onu bir yandan severken bir yandan affetmek ve onunla olmak istese onu bir türlü affedemiyordu, ona güvenemiyordu. Eylülü en iyi o anlayabilirdi...

Eylül : sadece aşkla sevmekle olmuyor Songül... güvenemiyorum, kırıldı bir kere güvenim... ben bu hayatta çok kez inandım, güvendim ama hep hayal kırıklıklarıyla doluydu hayatım... Ne zaman umut etsem, herşey güzel olucak artık desem, hep birşey oldu, çakıldım yere. Tam döndüm, herşey güzel olacak, Serkan yanımda olucak derken bıraktı gitti beni...

Songül: onun da kafası karışmıştı...bak kardeşim, Serkan kötü bir çocuk değil, hatta bakarsak aramızda en az hata yapmış olan o. Affetmek kolay ama güvenmek zor, bu da zamanla olur, zamana bırak, fevri davranma kardeşim.  Bence bu ikinizin de karşılıklı oturup konuşmanız gereken bi mesele. Anca böyle halledebilirsiniz bunu.

Güney, Serkanla konuşmaya başladı

Güney : bak kardeşim evet ben de çok sinirlendim hem Songüle hem de Merte. Ama sonra yaptığımın yanlış olduğunu anladım ben. Songül ona sadece arkadaşça duygular besliyordu, Eylül de öyle bence. Atakan için de, Caner için de durum aynı. Karşı tarafın değil, bu konuda Eylülün ne hissettiği önemli.

Serkan : madem sadece arkadaşça duygular besliyor, niye bu kadar mesafeli bana karşı?

Güney : kızı sana en ihtiyaç duyduğu zaman terkettiğin için olabilir mi?

Serkan : bana güvenemiyor abi, bir türlü güvenemiyor. Affetti ama mesafeli bana.

Güney : bak işte burda yardım edemem. Bunu siz oturun konuşun.

O sırada Songül ve Eylül içeri girer... Songül çayları koyar, kimse konuşmuyordu...

Güney : kız çocuğu mu doğdu?

Serkan : hı?

Güney : sessizlik oldu ya. Sessizlikte kız çocuğu doğarmış...

Songül: of Güney ne diyosun ya

Gülerler...

Biraz oturup sohbet ettikten sonra Eylüller kalkar ve eve gider... yol boyunca ikisinin de ağzını bıçak açmıyordu..

Serkan : artık iyiyim Eylül, yatakları değiştirme vakti geldi. Sen yine yatağa, ben burda kanepede yatıcam

Eylül : biraz daha iyileş, hala yavaş yavaş yürüyorsun. Kurşun yedin, öyle kolay iyileştiği nerde görülmüş?

Serkan : duyanda hayatında defalarca kurşun yemişsin sanır

Eylül : defalarca değil ama birkez yaşadım

Eylülün o geceyi hatırlayışı ve yüzünün düşüp dalması bir olmuştu...

Serkan : offf yine herşeyi berbat ediyorum. Özür dilerim Eylül, öyle demek istemedim.

Eylül : biliyorum biliyorum neyse hadi sen yatağa. Ben burda yatıcam

Serkan : dur, konuşmak istediğim birşeyler var

Eylül konunun ne olduğunu anlamıştı, hemen geçiştirdi

Eylül : Serkan benim uykum var, bu satte konuşmasak? Yarın konuşuruz

Serkan : hayır şimdi konuşucaz.

Bir Kırık Gençlik Hikayesi (EySer 💔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin