Gözlerimi açtığımda yatağın diğer tarafının asla bozulmadığını fark ettim. Resmen hareketsiz yatmıştım koca yatakta.
Alarmın henüz çalmadığını fark edince ağır ağır yataktan kalktım. Bugün annemle dışarı çıkacaktık. Ne kadar istemesem de annem okulların açılacağını güne hazır olmamı istiyordu.
Oturup ders çalışmam gerektiğinin farkındaydım, İngiltere'de bir düzenim vardı boş vaktim çok olduğundan sürekli ders çalışıyordum. Şimdi burada hangi konudan başlayacaklar onu bile bilmiyordum, önde olduğumu ummaktan başka yapacak bir şeyim yoktu.
Camımı açıp havanın içeri dolmasını bekledim bir süre. Kendimi toparlayacağıma dair aileme söz vermiştim ama hiç inanmıyordum buna nedense.
Defne ile her dönem okul için alışverişe giderdik, deli gibi dolaşır yine de ellerimizde iki üç kıyafetten fazlası olmadan dönerdik. Omuz silkip kendi kendime mırıldandım. "Kimse bir Defne olamayacak olsa da duruma ayak uyduracağım. Ah Defne!" kafamı iki yana sallayıp dolaba yöneldim.
Hava ılıktı biraz, üstüme ceket almak istemediğim için ince uzun kollu turuncumsu gömleğimle siyah kot eteğimi aldım. Arabayla gidecektik zaten sorun olmazdı herhalde.
Kolyemin üstüne ikili bir kolye daha takıp boş olan boynumu doldurdum. Kerem'in baş harfi vardı bu kolyenin üstünde de, gülümsedim. Bunu doğum günümüzde hediye etmişti bana.
İkiz olmak güzeldi, sürekli aynı şeyi düşündüğüm beni canından çok seven biri vardı. Kardeşlikten ziyade bu durum bizi yakınlaştırıyordu belki de.
Siyah spor ayakkabılarımı giyip küçük çantamın içine cüzdanımı koydum. Telefonumu kontrol edip Emir'den gelen günaydın mesajına denk geldim. Gerçekten her gün mesaj atması çok ince bir davranıştı.
Emir: Günaydın güzellik, gülümse
Ecrin: Günaydın Emir, hiç halim yok.
Telefonu da çantama atıp odamdan çıkarken karşı odanın kapısı açılıp içeriden Kerem çıktı. "Günaydın güzellik." bu sabah herkes aynı şekilde mi uyanmıştı ya?
Ona gülümseyip bana sarılmasına izin verirken kollarımı beline sardım. Mis gibi şampuan kokuyordu.
"Parfümünü unutmuşsun."
"Aaa cidden dur bekle!" odasına girip hemen geri döndüğünde beni kolunun altına aldı. "Annemle mi gidiyorsun?"
"Bana kalsa tek gider hallederim ama bırakmaz."
"Gidin birlikte özledi seninle vakit geçirmeyi."
"Biliyorum o yüzden kabul ettim zaten, sen nereye gidiyorsun?" nefesini üfledi. Ne yapacaksa hiç memnun değildi.
"Arın'la buluşup okula geçeceğiz antrenman var."
"Okul açılmadan antrenman mı başladı." burnumu sıkarken merdivenleri bitirmiştik. Annemle babam bahçeye açılan kapının önünde masada kahvaltılarını yaparken Ayşe teyzenin elindeki poğaça kasesini aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
Chick-LitBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...