Fotoğraf: Yağız Tuna
Ellerimin arasından kayıp giden zarfa bakakalırken Yağız elimden aldığı gibi açıp okumaya başlamıştı. Parmak uçlarımda yükselirken elimi omzuna yaslamış kağıtta yazılanları okumaya başlamıştım.
Ecrin,
Sana kim olduğumu açıklayamam belki ama daha fazla içimde de tutamam. Yanında bir başkasını gördükçe deliriyorum. Seni seviyorum ufak bir hoşlantı değil bu, seni okula geldiğin günden beri seviyorum.
-T-
Kaşlarım havalanırken kağıt Yağız'ın avuçları arasında tortop oldu. Alnında atan damarın demek istediği şey "dokunma patlarım" demek falan mıydı? Yanlış görmüyorsam gözlerinden alev çıkacaktı.
Bana döndüğü an yumuşadığını sandığım bakışlarıyla "Okulda dikkatini çeken biri oldu mu hiç?" diye sordu.
Kafamı iki yana sallayıp konuşmayı es geçtim. Güvenemiyordum şu an ruh haline.
Sakin adımlarla yanımdan ayrılıp ön sırada oturan Timuçin'in yakasına yapıştı. "Sen mi yazdın lan bunu Ecrine! Bak doğruyu söylersen daha az döverim belki."
Kocaman açılan gözlerimle bağırmamak için zor durarak yanlarına koşarken Yağız kafasını hızlıca kaldırıp boştaki elini durmam için uzattı.
"Yağız ne yapıyorsun ya, kendine gel!"
"Cidden neyden bahsediyorsunuz Yağız? Bırakır mısın yakamı." çocuk gözlüğünü düzeltip Yağız'ın ellerini yakasından çekerken özür dileyen bakışlarımı yolladım ona. Çocuk neye uğradığını şaşırmıştı.
"T yazıyor işte. Senin adın Timuçin değil mi? Doğru söyle sen mi yazdın?"
"Abi neyden bahsettiğini bile anlamadım bırak beni ders çalışıyorum ya." çocuk 4 yılın sonunda patlama yaşarken Yağız dağınık saçlarını tekrar ama bu sefer sinirle dağıttı.
Ona yaklaşıp elimi göğsüne koyarken "Sakin olur musun biraz? Ergenin teki işte abartmanın anlamı yok." dedim ama nafile.
Gözlerini devirip "Bunlara izin verirsek tepemize çıkarlar Ecrin. Sakin falan olamam, kim olduğunu bulmamız lazım." derken içeri başımın bilmem kaçıncı belası girdi.
"Hayırdır, ne bu gürültü?"
"Heh bir sen eksiktin Alaz." ellerimi belime koyup ona dönerken kaşları havada bir şekilde gülümsedi. Onu nasıl beceriyordu bilmesem de acayip bir görüntüydü.
"Gerginsin, kesin bir şey oldu dökül hemen."merakla bize yaklaşırken beni bu kadar iyi tanıması garibime gitmişti.
Şaşkınca "Gergin olduğumu nereden çıkardın?" derken o Yağızın elindeki mektubu almıştı bile.
Gözleri büyürken kaşlarının da aynı hızla çatıldığını fark ettim. Yahu bir tanesi mi mantıklı düşünmezdi? Üzerimdeki montun önünü açıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Bunlar şimdi birbirine gaz da verirdi. Ben de ne şanslıyım arkadaş!
"Kim lan bu dümbelek?"
Dümbelek mi? Gülmemek için dudağımı ısırıp bakışlarımı sessizce düşünen Yağız'a çevirdim. Dün akşam ki halinden eser yoktu şimdi.
"Ecrin sen biliyor musun?" kaşlarım çatılırken sakin kalmak için derince bir nefes aldım. Yağız iki parmağını dudağına vurarak ileri geri yürürken omuz silktim.
Kuzenimin aptallığına mı yanayım, onu ciddiye alıp ne diyeceğini beklediğime mi bilmiyorum.
"Alaz, acaba bilsem neden söylemeyeyim, deli miyim ben? Ayrıca bir sakin olun Yağız sen de dolaşıp durma başım döndü." yaslandığım masadan çekilip ona yaklaşırken bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
Literatura KobiecaBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...