Parmağımdaki yüzükle oynamayı kesip camın arkasında odun kıran sevgilimi izlemeye başladım. Sağ olsun beni buraya oturtup elime de test kitabı tutuşturmuş çok sıkılırsan beni izle demişti.
Çok sıkılmamıştım ama sıkılmış gibi yapabilirdim bence. Ayrıca içindeki ders tutkusuna da hastaydım. Tatil yapalım diye çıkarken bile test kitabı koymuştu yanına. Onu da bana çözdürüyordu ama neyse.
"Bir an hiç ulaşamayacağım sandım."
"Burada telefon çekmiyor gibi bir şey ya, bir şey mi oldu canım ikizim?"
"Hayır nasılsın diye merak ettim. Nasıl gidiyor etkinlik?"
"İyi." diyerek dudak bükerken "Yağız yanında mı?" diye sormasıyla kafamı kaldırıp camdan ona baktım. "Hayır dışarıda şu an."
"Anladım, ne zaman çıkacaksınız?"
"Bildiğim kadarıyla yarın, siz?"
"Yarın sabah bizimkilerin kaldığı otele geçeriz Arın'la. Neyse şimdi ufak bir işim var geldiğinizde sizinle konuşmam gereken bir şey var onun için aradım."
"Ne gibi?" kaşlarımı çatarken "Gelince konuşuruz." diyerek meraklanmamı sağlayıp kapattı telefonu.
Bugün son günümüzdü ve bu gece bizimkilerin yanına gitmek için yola çıkacaktık. Hiç gitmek istemiyordum ama el mecburdu. Okul vardı zaten ondan önce arkadaşlarımızın planına dahil olmalıydık. Yoksa Özüm ve kızların çenesinden kurtulamazdık.
Yanağımı elime yaslayıp gözlerimle Yağız'ı ararken onun bıraktığım yerde olmadığını fark ettim. İki dakika önce odun kırıyordu nereye kaybolmuştu hemen?
Dışarda yağan karı izleyip etrafa bakınırken yanağıma değen soğuklukla yerimden sıçradım. İçeri girdiğini fark etmemiştim bile.
"Yağız buz gibisin ya!"
Gülerek kollarını belime sardığında üstündeki montu çıkardığını fark ettim. Hangi ara gelmişti ya?
Yanağımı öpüp kokumu içine çektiğini fark ettiğimde gülümsedim. Sabaha karşı duş almıştım ve kuruttuğum saçlarımı da Yağız'a ördürtmüştüm. Bu konuda çok olmasa da yetenekliydi.
"Kar bastırdı baya." düşünceli bir şekilde tekrar dışarı göz attım, haklıydı.
"Gidebilecek miyiz bu akşam?"
"İstiyorsan erken çıkabiliriz. " dudağımı büzdüm. Bana kalsa hiç gitmezdim ama o pek meraklıydı.
"Sen öyle diyorsan."
"Güzelim, benim için gideceğimiz yer önemli değil seninle ne kadar vakit geçirirsek o kadar mutluyum ben. Ama arkadaşlarının yanına gitmek istiyorsan şartlara ayak uydurmalıyız."
Sandalyede dönüp kollarımı boynuna sararken gülümseyen suratına öpücükler kondurmaya başladım.
"Bana kalsa burada bir ömür geçiririm Yağız. Keremlerin de orada olacağını bilmesek valla gitmezdim. Kızlarla konuşur hallederdim ama işte." diyerek ellerimi iki yana açtım.
Belimden tutmuş beni dikkatle dinliyordu. "Orada benden uzak durmayacaksın ama söz mü?"
"Müsait olduğumuz anlarda tabi ki." diyerek cümlesini tamamladığımda dudaklarımızı buluşturdu. İki tarafta sallanan ellerimi boynuna yerleştirirken uykucu sandalyelerden birine atlayıp camın önündeki masaya zıpladı. Geri çekilip kafamı sevgilimin göğsüne yaslarken onu izlemeye başladım.
Çok numaracı bir kedimiz vardı ve evet bizimdi. Dün gece uyumadan önce konuşmuş karara varmıştık Yağız'la. Kediyi sormaya gelen kimse yoktu zaten çevrede de ev falan yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
Genç Kız EdebiyatıBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...