Beni Kendinden Kurtar Yayında!
Bazı bedenler birbirine yasaktır. Bazı gözyaşları sadece insanın kendi görebileceği kadardır ve bazı aşklar sadece bir kişiyi yakacak kadar ateşe sahiptir.
Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp tayt, tişört ve hırka giyerek çadırdan çıktım. Çadırımın önündeki güneşliğin altında duran sandalyede ayakkabılarımı giyerken Ozan hoca ve sonradan gelen iki arkadaşı mangalı yakmaya başlamışlardı.
"Ecrin voleybol oynayacağız gel hadi." diye bağıran Bukre kızların yanına geçerken fotoğraf makinemi alıp Ozan hocaya fotoğraf çekeceğim için uzaklaşacağımı haber verdim. Bukre'ye de fotoğraf makinemi göstererek gelmeyeceğimi belli ederken kulaklığımı taktığım telefondan güzel bir şarkı açıp yürümeye başladım.
Düşünebilmem için en büyük fırsat buydu sanırım, yalnız kalmak.
Islak yaprakların arasında yürüyerek geçerken göl kenarına ulaşmıştım. Tahtadan yapılmış iskeleye yürürken manzaranın birkaç fotoğrafını çektim. Kafamı şarkının ritmine göre sallarken gördüğüm kelebeğin çiçeğin üstündeyken fotoğrafını çektim.
"Ya sen ne kadar güzelsin böyle."
Pembe çiçeklerin yanından kelebeği korkutmayarak geçerken toprak kokusunu derince soluyordum.
Aklımdaki Emir düşüncelerini atamadığım gibi gördüğüm Yağız ve Merve ikilisi de kafamın içine çadır kurmuşlardı. Öf ya insanda biraz utanma olurdu, gerçi Yağız gibi sevgilisi olunca kız dur durak bilmiyordu sanırım. Belki de Yağız öpmüştür onu, sonuçta neden öpmesin ki sevgilisi yani?
Bulmuş gül gibi çocuğu yapışır tabi diyen iç sesime "Haklısın valla o yapışmasında ben mi yapışayım" diye cevap verirken önümdeki taşa tekme attım. Of asıl düşünmem gereken şey neydi onu bile bilmiyordum!
Şimdi Defne olsa ona anlatırdım çaresini beraber bulurduk, resmen ikizimi kaybetmiştim. O beni benden iyi tanırdı. Kendimi bir girdaba kapılmış kayboluyor gibi hissediyordum ve bu yorucuydu.
"Ecrin"
Kafamı çevirmeden "Efendim" derken önümdeki manzaraya iyice odaklanıp kameramı ayarladım.
"Ne yapıyorsun burada?"
"Biraz sessiz olur musun Arın, kaçıracaksın şimdi."
"Neyi?" sessiz ol dedim diye parmak uçlarında yürüyerek yanıma gelen çocuğa bakış attım, ellerini de havaya kaldırmıştı. Allah'ım sırayla ver ne olursun.
"Kuşları işte." diyerek kameramı onlara doğru yakınlaştırdım ve bir poz daha çektim. Gölün üstünde su içiyorlardı.
"Aaa, ne güzel bunlar." resmen cırlayarak tepki verirken ağzım beş karış açık ona döndüm. Kuşlar mı, tabi ki bu sese dayanamayarak çoktan kaçmışlardı.
"Arın sana diyecek laf bulamıyorum şuan cidden, yürü git şuradan."
"Ecrin ben de yanında durayım ya, beni de çek bak çok güzel mankenlik yaparım. Sıkıldım bizimkilerin yanında."
"Oğlum sevgilin orada gitsene yanına manyak mısın?" geri geri adımlarken çatılan kaşlarımı düzeltip yüzüne baktım. Cidden sıkıntılı gözüküyordu.
Adımlarımı hızlandırıp göl kenarında yürümeye devam ederken peşimden gelen Arın "Oha benim sevgilim mi var?" diyerek sonunda aydınlandı.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" kaşlarımı çatıp ona dönerken "Dur dur bak bu şekli bozma kamerayı ver şimdi bana, of kızım efsane bu poz." diyerek fotoğrafımı çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
ChickLitBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...