Multiye bir adet Yağız Tuna bırakıyorum ve bölüme geçiyorum..
Okullun çıkışına doğru yürürken serin havayla kaşlarım çatıldı, Eylül ayındaydık ve hava sürekli değişip duruyordu. Zaten geldiğim memlekette güneşli hava görünce şaşırıyordum bari burada biraz yaz yaşasaydım.
Üstümdeki kot ceketin ceplerine ellerimi yerleştirirken Kerem antrenmana kalacağı için Özüm'ün arabasını ona bırakmış biz eve benim arabamla gitmeye karar vermiştik.
"Gitmeden önce tatlı falan alalım, teyzemin gönlünü nasıl alacağımı bilmiyorum." Özüm ve Ömür'le birlikte arabaya binerken mırıldandım. Kendimi bitkin hissediyordum, bana kalsa eve gider saatlerce Defne'yle izlediğimiz bütün filmleri baştan izleyerek kendime acı çektirirdim ama bu işler bana kalmıyordu pek.
Daha kimse beni yalnız bırakmamıştı, kendime zarar vereceğimi falan düşünüyorlarsa garipti. Ben Defne'nin hayalini gerçekleştirecektim daha, önümde uzun bir yol vardı.
Ömür'ü bırakıp bizim evin yoluna dönerken gördüğümüz çiçekçiyle arabayı park ettim. Özüm annemin sevdiği çiçeklerden bir buket yaptırırken ona yakın bir pastaneye girdim, ek pastalardan alırken Özüm elinde çiçek buketiyle yanıma gelmişti.
"Şunlardan da olsun." gösterdiği ufak, tek kişilik, pastalara bakınca onayladım, uğur böcekli üç tane pastayı da eklediklerinde ücreti ödeyip oradan çıktık. Arka koltuğa onları bırakıp tekrar yerime geçerken hızlı bir şekilde eve ulaşmıştık.
Özüm elindeki çiçekleri anneme uzatırken "Bak bak hatasını nasıl biliyor." diyen annem gülerek sarılmıştı ona. "Ya teyze valla özür dilerim."
"Ecrin gelmese unutacaksın iyice beni."
"Ya olur mu öyle şey, sen benim biricik teyzemsin." Özüm dudağını büküp onu yanaklarından öperken elimdeki tatlı poşetiyle mutfağa ilerledim.
"Kolay gelsin hanımlar." Ayşe teyze ve Seda gülümseyerek bana bakarken elimdeki poşeti tezgahın üstüne bırakmıştım. "Hepsinden Kerem için ayıralım belki ister." derken mutfağa giren annem "Ne onlar?" diye sordu.
Dudağımı ısırıp "Pasta." derken "Kerem'in yarın maçı var kuzum, ama canı isterse yer gerçi Ayşe abla sen ayırıver." dedi. Annem de sevmiyordu Kerem'in bu kadar katı kurallarla beslenmesini ama hayal ettiği gelecek için dikkat etmesi gerekiyordu.
"Hadi üstünüzü değişin sonra yemek yersiniz."
Özüm kolunu omzuma atarken odama yönelmiştik. Üstümü değişip yatağımın üstüne sırtüstü uzanırken o hala okulda olan şeyler hakkında konuşuyordu.
"Dedikodu sayfası da sana pek meraklı, bugün Yağız'la sizi hemen haber yaptılar."
"Ne?" kaşlarımı çatıp doğrulurken ince sweatshirtünü giyip yanıma uzandı. Telefonundan açarken "Sana mesaj attım ama bakmadın ki sonra da unuttum söylemeyi aklımdan çıkmış." diyerek fotoğrafımızı gösterdi.
Yağız'ın kolu benim omzumda elimde de çikolatalı sütümle gülümsüyordum, şaka gibi.
"Her anımızı çekiyorlar mı bunlar?"
"Yani fazlasıyla ünlü bir sayfa oldular artık, keşke benim aklıma gelseydi." o kendi kendine konuşurken dudağımı büküp diğer haberlere baktım.
"Ne izleyeceğiz?" duvardaki televizyonla tek bağlantısı kumanda olduğu için sanırım ona işkence ederken "Bilmem seç bir şey." diyerek bilgisayarımı gösterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
ChickLitBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...