Bugünün en istemediğim dersi olan felsefe dersine girdiğimizde hoca elindeki testleri bize dağıtmış yerine geçmişti. Dönemin başında yapılan bu sınavları toplayıp durumumuz hakkında değerlendirme yapacaklarmış. Neyse ki sözel derslerim kötüyken sayısal derslerim bir o kadar iyiydi. "Hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?"
"Evet Sinan"
"Ama ben bunların hiçbirini istemiyorum ki hepsi çok zor." diyen Sinan'a istemsizce gülerken hoca kafasını iki yana sallayıp cevap vermedi.
Kalemimi dudağıma vurup kağıda bakış attım pekala dördüncü soruya kadar her şey yolundaydı. Kafamı kağıttan kaldırıp sınıfta göz gezdirdim. Sinan ve Egemenin içlerinde bulunduğu grup aralarında kağıt alışverişi yaparken gözlerimi devirip tekrar soruya yöneldim.
Tamam sallama hakkımı kullanacaktım sanırım, ben bunlardan bir şey anlamıyordum ki.
Önüme düşen kağıt parçasıyla neye uğradığımı şaşırırken yanımda aynı şekilde şaşıran Ömür elini ağzına kapatıp hocaya baktı. Kafamı kağıdın geldiği tarafa çevirip Yağızların sırasına bakarken onun göz kırpıp kağıdına dönmesiyle gülümseyip kağıdı açtım.
Kaçıncı soru olduğunu söyle, kalemi yemeyi bırak..
Kocaman gözlerimle kağıda bakarken yanımda gergince bizi izleyen Ömür dürtükledi. Derin bir nefes alıp hocaya baktım ve parmaklarımla dört yaptım.
"A"
Hızla işaretlerken gözlerimi açıp kapayarak teşekkürümü ilettim. "Sinan kağıdınla ilgilen" diyen hocanın sesiyle iyice kağıdıma kapanırken ön sıradan Özüm kağıt uzattı. Hızla açıp kağıdı Ömür'ün kalem kutusuyla kamufle ederken yaşadığımız atraksiyona gülmeyi sınavdan sonraya erteledim.
Allah'ını seven yedinci soruyu söylesin.
Soruyu hızla gözden geçirirken Arın'ın ön sırasındaki çocuklara söylediği cevabın sesi bize kadar ulaşmıştı. Öksürerek kafasını tekrar sırasına indirirken Yağız'a elimle soruyu söyledim. 6 soru yapmıştım bence iyiydi.
"Son 10 dakika "
"Yağız söylesene şunu." diyen Ömür telaşla kafasını Yağıza çevirirken içimden bildiğim tüm duaları okudum. Lakabının virüs olduğunu öğrendiğim Erol hoca sıralar arasında gezerken önde oturan kuzenim ve yanımdaki Ömür telaşa kapılmıştı.
Sakince Ömür'ü dürtüklerken yapabildiğim diğer soruları da gösterdim. O da eksiklerini tamamladığında hoca yanımıza gelmişti. Duvara yaslanıp başımızda dikilmeye devam ederken Yağız'ın yandan bakışlarını fark ettim. Gözlerimi açıp hocayı işaret ederken tıpkı Kerem gibi yandan gülüşü suratındaydı.
"Hocam bir bakar mısınız?" diyen Egemen'in sesi sınıfı doldururken başımızdaki hoca yavaşça o tarafa yöneldi.
"Son iki soru E" diyen Yağız Arın'ın kafasına vurup cevabı onun da duymasını sağlarken onun felsefe dersinde iyi olmasını sorguluyordum.
"Hocam burada bir yazım hatası olabilir mi? Okuyorum okuyorum anlamıyorum"
"Saçmalama evladım adamın ismi işte bu, nesini anlamak istiyorsun?"
"Adamın ismi buysa gerisini duymak istemiyorum hocam teşekkürler"
Kağıdımı optiğe geçirip cevapları Ömür'ün kalemliğinden aldığım kağıda yazdım. Bir parça kağıtta tüm cevapları Özüm' e uzatırken diğer kağıdı da Yağıza uzatmış kontrol ettirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
Chick-LitBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...