3

152K 3.8K 756
                                    

Galata uzaktan izler sevdiğini. Ne şanslı ben seni uzaktan bile izleyemiyorum...

Arka fonda çalan şarkı sayesinde kafam dağılırken küçük sırt çantamdan telefonumu çıkardım. Geri döndüğümü kimseye söylememiştim. Ama sanırım biraz olsun haberleri vardı zaten.

Annem söylemiştir diye düşünüyordum. Defne'nin sosyal medya hesaplarını anneannesinin isteğiyle kapatmıştı Kerem. Telefonumdaki fotoğraflarımıza tek tek bakarken gülümsedim. Güzel sarı saçlarının üstünde parmağımı gezdirirken derin bir nefes aldım.

Gerçekten öldüğüne inanmak istemiyordum. Buna inanmak hiçbir şeyi kolaylaştırmayacaktı. Boynumdaki kolyeyi okşayıp uçağın küçük camına çevirdim bakışlarımı.

"Güzelim?" Kerem'in sesiyle gözlerimi camdan ona çevirirken başımızda dikilen hostesi görmemle kaşlarımı çattım. "Efendim?"

"Bir şey ister misin yemek içecek herhangi bir şey."

"Su." kız kafasını sallayıp Kerem'e dönünce tekrar cama döndüm. Canım hiçbir şey istemiyordu. Babam bizi rahat bırakmak için diğer dörtlü koltuklarda oturmaya karar vermişti ben de ayaklarımı karşımdaki koltuğa uzatmış üzerime de gri battaniyeyi almıştım.

İnişe az kalmıştı sanırım. Getirilen suyumdan azıcık içip akşam karanlığı çöktüğü için ışıl ışıl olan şehir manzarasını izlemeye başladım. 

Buradan gittiğimde daha 14 yaşındaydım sanırım, lise için dedem ve babamın kaynakları sayesinde İngiltere'de bir okula kabul edilmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Buradan gittiğimde daha 14 yaşındaydım sanırım, lise için dedem ve babamın kaynakları sayesinde İngiltere'de bir okula kabul edilmiştim. Dil eğitimim ve gelecekteki kariyerim açısından çok iyi olacağını biliyorduk. İlk sene okulun yurdunda kalsam da ikinci sınıfta yurttan çıkıp babam ve annemin geldiği sürede beğendiğimiz bir eve taşınmıştım.

Defne'de sonra katılmıştı işte. Birbirimizin derdinden sadece biz anlıyorduk ama olsun, o gelene kadar yalnızdım resmen koskoca ülkede.

Babamın yerinden kalkıp yanımıza geldiğini kulağımdaki kulaklığı çıkarınca fark ettim. "İneceğiz birazdan iyi misin?"

"İyiyim tatlım, merak etme." yanağımı okşayıp saçlarıma öpücük bırakınca mis gibi kokusunu içime çektim. Güven veriyordu, uzun zaman sonra bu hissi özlediğimi fark etmiştim.

"Şifa nasıl?"

"İyi deden çok iyi bakıyor merak etme." saçlarımı okşamaya devam ederken kafamı koltuğa yaslayıp minik bir gülümseme gönderdim. 

"Biraz zaman geçince onu da görmeye gideriz değil mi?"

"İstediğin an gideriz bebeğim, sen iyi ol yeter." kafamı sallayıp gözlerimi yumdum. Babamın desteği iyi geliyordu, şu an fazlasına ihtiyacım yoktu. Kardeşim ve babam yanımdaydı ikisi de ne istesem yapacak durumdayken onları da üzmek istemiyordum daha fazla.

BÖĞÜRTLENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin