"İyi olduğuna emin misin?"
"Evet anne gerçekten iyiyim stresten oldu sanırım." diyerek annemle babama gülümserken uzandığım yerde doğruldum. İyiydim ya, turp gibiydim.
"Dedem nerede onu görmek istiyorum."
"Odasında." yerimden yavaşça kalkıp o tarafa yönelirken annemle babamın endişeli sesleri kulağıma çalınıyordu. Ama iyiydim ben.
Hiç değilse durduk yere onları telaşa sürüklememe gerek yoktu. Kendim halledecektim.
Gözlerimin önünde uçuşan yıldızları hissedebiliyordum ama adımlarım gayet düzgün şekilde dedemin odasına kadar geldim. Kerem burada dedemle birlikteydi arabayı otoparka bıraktığı için bayıldığımı görmemiş direkt buraya çıkmıştı sanırım.
"Benim canımın içi nasılmış bakayım?"
"Güzel torunum gelmiş nasıl kötü olabilirim ki?" bana kollarını açınca gülümseyerek sarıldım dedeme. Sen iyisin ben de iyiyimdir inşallah.
-Birkaç hafta sonra-
Etrafıma ve koridorda volta atan Çınar'a baktıktan sonra telefondaki sevgilime döndüm.
"Dışardayım ne oldu ki?"
"Bizimkilerle buluşacaktık ya güzelim. Bekliyorum seni." tamamen unutmuştum. Elimi alnıma vururken ne diyeceğimi düşündüm, gidemezdim ki şimdi. Elimdeki bitmiş su şişesini Çınar alıp çöpe atarken Yağız'a cevap verdim.
"Canım benim biraz işim var. Sen gitsen olur mu?"
"Ne işin var bir şey mi oldu?" kafamı anında iki yana sallarken "Hayır hayır sorun yok, Çınar'ın bir sorunu var ve sanırım biraz desteğime ihtiyacı var." dedim. Çınar bakışlarını bana çevirirken "Sorun yoksa tamam. Ben sen gelmiyorsan gitmeyeceğim seni özledim diye tamam demiştim zaten. İşini erken bitirirsen görüşür müyüz?" dedi.
"Bilmiyorum ki haber veririm ben sana."
"Tamam güzelim, hadi tutmayayım ben seni." boğazıma oturan yumru ona yalan söylediğim için iyice kendini belli ederken gözlerimi yumdum. "Görüşürüz sevgilim."
Yağız ne kadar ikna olmamış olsa da vedalaşıp kapattık telefonu. Çınar destek vermek istercesine omzuma elini iki kere vururken yanı başımızdaki kapının açılmasıyla babamı gördüm.
"Ecrin içeri gel kızım."
Derin bir nefes alırken ellerimi iki yanımda yumruk haline getirip ayağa kalktım. Kendimi savaşa giriyor gibi hissediyordum. Odada tam annemin karşısında yer alırken stresle ayağımı sallıyor doktorun yüzüne dik dik bakıyordum. Annemden tarafa bakmak beni sadece korkutuyordu.
O hiç iyi değildi, yarım saat içinde çökmüştü resmen.
Üniversite tercihimi yapmış Tıp Fakültesini kazanmıştım. Arın, Yağız ve kızlar gibi. Ceren ve Alaz hariç. Ama bunlar şu an hiçbir şey ifade etmiyordu.
Annemin ağlamış olduğu o kadar belliydi ki. Yüreğim ağzımda atarken doktora döndüm tekrar merakla. "Evet?"
"Ecrin yapılan tetkiklerin az çok ne için yapıldığını neyi bulmayı beklediğimizi biliyorsun. Umudum, her ne kadar belirtiler aksini gösterse de, senin hiçbir şeyin olmadığını söylemekti." bakışlarımı önce babama sonra kapıya yaslı duran Çınar'a çevirdim.
"Bundan anlamam gereken bir şeyimin var olduğu sanırım."
"Evet." kafamı eğip derince bir nefes daha aldım nefes almak benim için bir sorun haline gelmişti. "Acaba parça parça söylemek yerine tek seferde mi söyleseniz çünkü bu şekilde daha dayanılmaz oluyor beklemesi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
ChickLitBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...