Elim boş boynumda gezinip dururken tırnağımı fazla batırdığımı Kerem'in elimi hızla çekmesiyle anladım "Ecrin."
"Güzelim, bulacağız dedik ya." bana fısıldarken karşımda oturan Emir ve annem uzun soluklu bir konuşma içindeydi. Gözlerimi onlardan ayırıp bahçe kapısının önünde telefonla konuşan Yağız'a çevirdim.
Sürekli telefonla konuşuyordu zaten.
"Tamam onu düşünmüyorum zaten." Kerem yalan söylediğimi o kadar iyi anlamıştı ki kaşlarını çatarak baktı suratıma. "Aynen bunu aç olduğum sıra bir daha söyle belki yerim."
"Bunu yapmış olamazsın." Arın yüzünü buruştururken tepkisine kıkırdadım, sanki kendisi hiç berbat espri yapmıyormuş gibiydi.
"Kerem, Yağız'ın bir sorunu mu var? Yanımıza gelmedi resmen telefonla konuşmaktan." annemin sesiyle ona dönerken Kerem hızlıca cevap verdi.
"Yok annem, bir şey vardı da onu halletmeye çalışıyor." annem merakla baksa da başka cevap alamayacağını bildiğinden üstelemedi, zaten Yağız'da yanımıza gelmiş yanımdaki boşluğa oturmuştu.
"Hallettin mi?"
"Baktırıyorum." Yağız'ın neyden bahsettiği hakkında fikrim dahi yoktu, kafamın içinde sürekli kolyeme en son nerede dokunduğumu hatırlamaya çalışıyordum. Kolumdaki ele döndüm.
"Ecrin, dalıp dalıp gitme bulacağız kolyeyi." ama nasıl?
Nefesimi üflerken Emir gülümseyerek bana baktı. "Ecrin cidden deli gibi ders çalışırdı, onu biraz olsun hayata katabilmek bizi baya zorlamıştı."
Bu dediğine içten bir tebessüm sunarken "Daphne'de benim tam tersimdi ama, siz ikiniz birlik olup beni delirtiyordunuz." dedim. Daphne aklıma gelince derince yutkunup boynuma götürdüm elimi, sanırım orada bir yara açmıştım çünkü elimi değdirince canım yanmıştı.
"Kanattın." Yağız'ın fısıltısıyla kafamı ona çevirirken hemen dibimdeki suratı afallamama sebep oldu. "Boynun, kanıyor."
Elimi oradan çekip göreceğim şekilde kendime çevirdim. Parmağımın ucu kan olmuştu, nefesimi üfleyip ayağa kalkarken fazla dikkat çekmeden alt kattaki banyoya yöneldim.
Boynumu yıkayıp ne kadar hasar verdiğime bakarken boylu boyunca çizik olduğunu fark ettim. Ne güzel, sanki kavga etmişim de kız tırnaklarını boynuma geçirmiş gibi duruyordu. Gözlerimi devirip dolabın içinden işime yarayacak kremi bulup oraya sürdüm hemen.
Banyodan çıkıp kafamı kaldırdığımda karşı duvara yaslanmış Arın'ı hemen fark etmiştim. "İyi misin diye bakmaya geldim. Kerem Emir'i evin en uzak köşesindeki banyoya götürüyordu en son." bu dediğine gülümserken "Niye?" diye sordum.
"Senden uzak kalması gerekiyormuş." kaşlarını hafifçe yukarı kaldırırken gülümsüyordu. "Anladım, annemler içeride herhalde. Gidelim mi?"
"A şey evet annen içeride, Yağız çıktı bir işi varmış." bu sefer benim kaşlarım havalandı şaşkınlıkla, nereye gitmişti acaba.
"Anladım, hadi geçelim içeri." önden geçmemi belirttiğinde gülümseyip yürümeye başladım. Salona girmeden önce aynada tekrar boynuma takıldı bakışlarım. "Arın sen geç ben odamdan toka alıp geleceğim."
Beni onaylayıp salona geçerken Kerem ve Emir'de merdivenlerden iniyordu. Bana bakıp gülümseyen Emir önümde dururken "Eviniz çok güzelmiş, benimki de buna benziyor ama biraz." dedi.
"Mutlaka gelip gezeceğim." diyerek elimle boynumdaki yarayı kapattım, iyice rahatsız olmuştum. Kerem bunu fark edince "Nereye gidiyorsun güzelim?" diye sordu. "Odama." kısa cevabımla hemen önümdeki boşluk açtığında gülümseyip merdivene yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
ChickLitBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...