"Efendim?" ona dönerken kafası zaten bana dönük olduğu için gülümseyerek "Yok bir şey" dedi.
Üstelemeden kafamı tekrar gökyüzüne çevirirken ileriden yürüyerek gelen Tuna ve Bukre dikkatimi çekti. "Özüm, gelenlere bak."
Özüm Arın'la konuşmasına ara verip ileriye bakarken el sallayarak onları yanımıza çağırdım.
"Hayırdır gece gece?" diyen Tuna'ya "Uyku tutmadı." diye cevap verirken bir avuç çekirdek almıştım hemen. Arın hepimize kola doldururken ayaklarımı yukarıya çekip sarıldım, hava serindi ve üşümüştüm ne yalan söyleyeyim.
Bukre'nin keyfinin yerinde olmadığını onu çok tanımayan Yağız bile fark ederken dikkatimi kuzenime yönelttim. "Bukre iyi misin kuzum?"
"Ah, iyiyim." diyerek daldığı yerden gülümseyerek çıkarken Tuna'nın bakışları onun üstündeydi.
"Siz böyle hepiniz öz kuzen misiniz?"
Arın tüm meraklılığıyla çekirdeğini çitleyip bu soruyu sorarken Tuna öküzlük yapamasın diye cevapladım onu, sesim yankılanırken güldüm.
"Öz değil, aslında kuzen sayılmayız ama kuzen diyoruz ." Özüm'e gülümseyerek bakarken Tuna "Kuzeniz işte, uzatmayın" dedi.
"Ne kuzeni ya, ailelerimiz öz kardeş değil bilmem farkında mısın?" Özüm gözlerini kısıp Tuna'nın üstüne giderken ben de bakışlarımla destek oluyordum.
"Bana göre hepiniz kuzenimsiniz, kardeşim gibisiniz."
"Yuh!" diyerek arkama yaslanırken sinirle bakıyordum suratına.
"Gibisi fazla kaldı Tuna, kardeşiz biz diyerek Yeşilçam sahnesi çekebilirsin şu an." diyen Bukre kendini gülümsemek için zorlarken yaşadığı acıyı içimde hissettim. Gözleri dolmuştu, ama gülümsüyordu.
"İyi kardeşimsiniz o zaman." diyerek içeceğinden içerken neden böyle yaptığını anlamaya çalışıyordum. Buraya gelmeden önce aralarında bir şey olmuş olmalıydı.
"Yeter." Bukre'nin fısıltısı ortama bomba gibi düşerken ayağa kalkan arkadaşımı izledim. Bir şey olmuştu işte.
Bizim Bukre'miz güçlüydü, ne olursa olsun gülümserdi o. Şimdi ise resmen yıkılmıştı.
"Ben senin kardeşin falan değilim. Bunu o olmayan aklına sok." yerinden kalkıp ilerlerken Tuna yaşadığı şoktan sıyrılıp peşinden seslendi.
Özüm eli ağzında olanları izliyordu. Kesinlikle aralarında olan şeylere karışmamamız gerektiğini biliyorduk, Bukre daha önce çok uyarmıştı.
Yoksa yurtdışında oluşum bir şey değiştirmez Tuna'yı laflarımla döverdim. "Ne demek bu?"
"Ne mi demek, Kör müsün Tuna ya da kör numarası yapmayı ne zaman bırakacaksın ? Yetmedi mi bana yaşattığın acı, ne istiyorsun benden hala!?" ona bakmayı kesip adımlarını geriye doğru attı.
"Seni sevdiğimi biliyorsun. Senin bir bakışından milyonlarca anlam çıkardığımı, bu anlamlarla deli gibi hayal kurduğumu biliyorsun. Bana bunu bile bile ümit vermeye devam ediyorsun ve biz kardeş miyiz, gerçekten mi!?" Tuna ona doğru yürürken eliyle durdurdu onu.
"Bundan sonra senin hiçbir şeyin değilim. Yüzünü dahi görmek istemiyorum, bırak kardeşi selam vereceğim biri bile değilsin artık benim için. Sana olan sevgimi böyle heba ettin ya tebrik ederim." geri geri yürürken yüzünde yine de gülümsemesi vardı. Acı acı da olsa gülümsüyordu.
"Oysa ben senden hiç karşılık beklememiştim. Ufacık ihtimale sığınıp her gün içimde büyüttüm aşkımı. Sana bir şey fark ettirmeden onunla yaşadım. Ben seni görünce değişen kalp ritmimi, içimde oluşan heyecana tutundum yıllarca. Şimdi karşıma geçip bana biz kardeşiz diyemezsin." Tuna iki adım daha atarken tuttuğum nefesimi bıraktım, gerçekten onca yılın yükünü bırakıyordu omuzlarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
Genç Kız EdebiyatıBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...