BÖLÜM ŞARKISI: JONGHYUN: LET ME OUT
"Tuna açar mısın şu kapıyı artık!" Kapının karşısında oturmuş elime ne geçerse kapıya atıyordum. Saatlerdir buradaydım ama beyefendi iki dakika bile kafasını çıkarmamıştı kapıdan.
"Tamam da amacın ne anlamıyorum ki? Odaya kendini kapatarak ne yapmaya çalışıyorsun yani?" kendi kendime konuşuyor gibi hissetsem de kapının arkasında beni dinlediğini biliyordum.
Çalan telefonumla dudağımı büzüp cebimden çıkardım. O kadar üşengeçtim ki hareket dahi etmek istemiyordum.
"Efendim Özüm."
"Neredesin kuzu, Kerem çıktı o dedi. Biz kafeye geçiyoruz da gelebilirsen gel diyecektim."
"Sınavdan çıktıktan sonra Tuna'nın yanına geldim."
"Tamamdır onu da getir gelirse, artık dışarı çıksın ya." diyen sesiyle gülümserken kapalı kapıya bakıp omuz silktim.
"Tuna'yı ikna edebilirsem haber veririm. Hadi konuşuruz sonra öpüyorum."
Sabah ilk ciddi denememize girmiştik. Tahmin ettiğim kadar kötü abartacak kadar da iyi geçmemişti sanırım. Zaten önemli olan birkaç ay sonraki sınavdı ve bütün birikimimi orada kullanacaktım.
"Bizimkiler toplanmışlar kafede diyorlar ki sizde gelin." kapının yanındaki duvara çöküp nefesimi dışarı üflerken içeriden ses niyetine bir şey gelmiyordu.
Yağız'ın mesajına büzülmüş dudaklarımla baktım. Planı iptal olduğu için üzülmüştü ama yapabilecek bir şey yoktu. Büyük anneanne sınavdan sonra hepimizi toplamak istemişti. Yani buradan kafeye geçsem bile sonrasında eve gidecektim oradakileri de toplayıp. Sevgilim de el mecbur bir şey diyememişti.
Kimden: Yağız
Güzelim eve ne zaman geçeceksin?
Kime: Yağız
Tuna'yı ikna etmeye çalışıyorum beceremezsem direkt eve geçerim yoksa çocuklar kafede toplanmış yanlarına çağırıyorlar.
Kimden: Yağız
Gitme yanlarına, buluşalım. Sahilin oralardayım.
Ona onaylayan bir mesaj atıp kapıyı tıklattım. Elimi çekmeden her kelimemde kapıya vururken konuşmaya başlamıştım.
"Tuna sence de yetmez mi? Daha ne kadar sürecek böyle sıkılırsın ki sen orada. Bak sınavının nasıl geçtiğini bile soramadım uğraşmaktan, hadi artık çık. Bu neyin inadı sen kendini odana kapatacak kadar ne yaşadın Tuna?"
"Yeter Ecrin, git artık!"
Kapının arkasından gelen bağırma sesiyle yerimde sıçrarken "Sonunda be! Sabahtan beri, başlayacağım inadına aç şu kapıyı gebertmeyeyim seni." diyerek özüme döndüm.
Sabahtan beri kibar olmaya çalışıyordum ama anlamıyordu ki!
"Bak derdin ne, anlatmazsan çare bulamayız aç şu kapıyı lütfen." ikna edici bir şekilde konuşabilirdim ama değil mi?
Kilit sesi geldiği an mutluluktan zıplamamak için tuttum kendimi. İnadını kıracağımı biliyordum da çok uzatmıştı kerata.
Kapıyı sakince açıp karşısında durdum. Yatakta uzanmış bana bakıyordu. Oda leş gibi kokuyordu resmen, yüzümü buruşturup camı açtım. Perdeleri de sonuna kadar açtığımda soğuk hava yüzüme hücum etmişti.
"Leş gibi kokmuş oda ya, şu hale bak. Sınava böyle mi gittin sen? Gir duş al konuşacağız seninle Tuna bey hadi hadi bakma yüzüme bön bön vallahi döveceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
ChickLitBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...