Size upuzuuuun bir bölüm getirdim resmen 6500 kelime. Farklılıklar biraz değil fazlasıyla var ama sanki böyle daha güzel ve anlamlı oldu hikaye. Sevdim seni Yağız Tuna!
Beynimi zonklatan alarm yüzünden Liam Hemsworth ile olan rüyamdan uyanmıştım.
"Allah'ım ya tam öpecekti, azıcık farkla finali kaçırdım yine reva mı bu?" öksürüp doğrulurken acıyan gözlerimi kırpıştırdım. Hasta oluyordum, eyvah.
Yataktan kalkıp üstümdekilere göz attım, aşağı inip kahvaltı hazırlayacaktım. Telefonumdan anneme ne zaman geleceklerini soran bir mesaj atıp banyoya girdim. Dün duş aldığım için örülü saçlarımı açmadan işlerimi halledip çıktım.
Gözlerimi ovuşturup telefonuma bakarken kafama dank eden gerçekle yerimde zıplamaya, dans etmeye başlarken Keremin hediyesi olan makete göz attım, o bu tarz maketlere bayılırdı. Ona bir hafta uğraşacağı bir maket almıştım, alt kattaki oyun odasına koyardı artık.
Biz bugün 18 olmuştuk!
Odamdan çıkıp karşıdaki kapıyı hızla açtım. Hala uyuyan kardeşime muzipçe gülerken küçük adımlarla odanın içinde ilerliyordum. Yatağa çıkıp zıplamaya başlarken kahkahalarımla da uyum sağlıyordum.
"Ecrin tepemde ne arıyorsun?" Kerem'in boğuk sesi uykusuna devam etme isteğini bas bas bağırsa da umursamadım. Hırıltılı nefesimi fark ettirmemek için derin bir nefes alıp konuştum.
"İyi ki doğdun, iyi ki varsın canım ikizim benim" kıkırdayarak kollarımı boynuna sararken uyku mahmuru halinden sıyrılıp kahkaha attı. Ellerini belime sarıp yanağımı öperken "Senin de doğum günün kutlu olsun meleğim." demeyi ihmal etmemişti.
"Uzun zaman sonra doğum günümüzü birlikte kutlayacağız he?" onu kafamı sallayarak onaylarken gülümsüyordum, her ne olursa olsun etrafımdaki insanlar için mutlu olmaya yemin etmiştim.
"Allah neşenizi arttırsın, ne oluyor?" Yağız kapıya yasladığı bedeni ve üstünde jilet gibi ütülenmiş okul formasıyla oldukça hoş gözükürken Kerem açıklama yaptı. "Birileri doğum günü kutlamalarına başladı."
Belimdeki eliyle açılan kazağımı kapatırken kafamı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. "Fena mı oldu, ne güzel ilk ben kutladım işte."
"Bebeğim gece kutlayanlar da oldu." gözlerimi kısıp elimi göğsüne vurdum.
"Kerem seni döverim." cırlayarak odadan çıkmadan önce kahkahalarını duymuştum. Yüzümdeki gülümsemeyle odama dönüp okul kıyafetlerimi giydim.
Yağız niye kutlamamıştı ki? Yani kutlardı herhalde hem yakın gibiydik. Gibiydik çok da yakın değildik siz nesiniz diye sorsalar ben gibiyiz derdim herhalde, anlamak zordu çocuğu.
Saçlarımı açıp tekrar salaş bir şekilde ördüm. Rimelimi kirpiklerime bolca sürüp gözlerimin altını kapattığım da hazırdım. Çoraplarımı giyip telefonumu cebime attım, çantam ve deri ceketimi alıp odadan çıkarken karşı odanın kapısı açıldı.
Kerem hazır bir şekilde kapıdaydı. "Kahvaltıyı okulda yapalım mı?"
"Hazırlarım hemen bir şeyler, daha vakit var."
"Annemin böreklerinden yesek yeter." mutfağa girerken peşimizden Yağız da gelmişti. Ağır adımlarla ilerleyip kendime büyük bir bardak su doldurdum. Ay ölecektim galiba.
"Tamam oturun hadi beş dakikada size harika bir kahvaltı hazırlayacağım." dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp tepsideki böreklerden bir tabağa koydum. Çayı ocaktan alıp bardaklara doldururken Yağız'a teşekkür dolu bakışlarımı sundum. Benden de erken uyanmıştı anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN
ChickLitBöğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşardı. Ecrin'in tek dayanağı umuduydu. Ama öyle bir gün geldi ki... "Herkes benden umudu kestiğinde b...