19

79.4K 2.6K 465
                                    

Önümdeki kağıda dairesel çizgiler atarken ofladım.

"Bu ne ya ders geçmiyor resmen?" diyerek mızmızlanan Özüm arkasını dönerken yanında oturan Alaz elindeki kalemi defterinin arasına sıkıştırıp bize baktı.

"Ben okulu boşamaya karar verdim."

"Ne alaka be?" diye fısıldayarak ona bakarken "Kızım onun beni bırakacağı yok kısa yoldan çözüm işte, değil mi kanka?" diyerek Arın'dan onay bekledi.

Arın kafasını sallayarak konuşmalarımıza ortak olurken Özüm kafasını iki yana sallayıp hocaya döndü.

"Hocam çok yüksek müsaadenizle bir şey söylemek istiyorum."

İngilizce hocamız Serap "Efendim Özüm." diyerek tahta kalemini kapattı ve dar kotla iyice belli ettiği kalçalarını masaya yaslayarak bacak bacak üstüne attı.

Ömür'le aynı anda gözlerimizi devirirken "Hocam biz hepimiz sayısal öğrencisi olduğumuz için teorik olarak bu konulardan muafız. Acaba siz bizi bıraksanız da ders mi çalışsak, boşuna vakit kaybediyoruz şu an? "diyen Özüm merakla hocaya bakıyordu.

Herkes ona katılırken Serap hoca dersini bu şekilde bozmamıza sinirlenmiş bir şekilde dudağını büktü. Ağzını açıp konuşacağı sıra kapının nöbetçi öğrenci tarafından açılmasıyla sustu.

"Hocam dersinizi bölüyorum kusura bakmayın, Ozan hoca spor etkinliklerinde görevli olan tüm öğrencileri aşağıya bekliyor." dediği an sınıfta hızlı bir hareketlilik oldu.

Kafasını sabahtan beri telefonundan kaldırmayan Yağız gülümseyerek ayağa kalkarken yavaşça ayağa kalkıp eteğimi düzelttim. Alaz hiçbir etkinlikte olmadığı için yakınmaya başlayacakken Arın ona göz kırptı ve "Hocam Alaz'da basket takımında." diyerek kolundan tutup kaldırdı.

Serap hoca kaşları havada sınıfın yarısının dışarı çıkmasına tepki veremezken omzuma atılan kolla donup kaldım. Yağız telefonunu kapatıp cebine atarken "Gençler siz spor salonuna gidiyorsunuz, Ecrin benimle kalıyor." dedi.

Kaşlarım çatılırken elimi belime atıp ona döndüm. Zaten dip dibe olan bedenlerimiz iyice yaklaşırken kimsenin sorgulamadan koridora yönelmesiyle şaşkınca bakakaldım.

"Kızlar siz nereye?"

"Ya yüzmeye gidiyorsunuzdur herhalde kuşum. Haber verirsin çıkınca hadi öptük." diyen Ceren de koşarak onları yakalarken tekrar Yağıza döndüm.

"Eee?"

"Ne ee?"

"Nereye gidiyoruz Yağız? Benim yanımda mayom falan yok. Ozan hoca antrenmandan önce haber veriyordu genelde." telaşa kapılmıştım. Haber verilmemişti ki, geçen seferki mayo ıslak diye direkt eve götürmüştüm zaten.

"Havuza inmiyoruz zaten Ecrin, aç mısın yemek yiyelim?"

Kaşlarım çatılırken gerçekten ne olduğunu  anlamıyordum. "Yağız manyak mısın, hoca çağırdı ve bizim şu an orada olmamız gerekiyor ama sen kalkmış yemek yiyelim diyorsun ya."

"Güzelim" diyerek elini omzuma atarken adımlarımız dışarıya yönelmişti.

Öyle bir güzelim diyordu ki, tüm düşüncelerim birbirine giriyordu. Böyle yapmaya devam etmemeliydi, canımın yanacağına o kadar emindim ki.

"Ozan hocayla konuşuyordum telefonda. O da dedi ki sizin gelmenize gerek yok dersten çıkabilirsiniz . Hem sen de sıkılmadın mı dersten?"

Okulun kapısında elini bana uzatmış bir Yağız düşünün.

BÖĞÜRTLENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin