Sebepsiz sevsek birbirimizi

30 4 0
                                    

soğuk bir aksamın, yıldızların solgun aydınlığında
Düşünüyorum, öylece, dalgın ve anlamsizca
Hani, kara kara düşünmek var ya
Öyle değil aslında
Mesela bir renk soyleyemiyorum
Sonra dariliyorlar kırmızı, yeşil sarı...

Sahi niye dariliyorlar
Neden
Beyaz sevmez siyahı
Oysa bir arada ne kadar da güzeller
Birbirlerine ne kadar da yakisiyorlar

Yahu kuzum siz deli misiniz?
Sıcak, soğuk olunca anlamlı
Gece, gündüz olunca güzel
Sabahlar, aksama kavuşmak için intihar ederler...

Hadi yüreğim, tut ellerimden
Sıkıca tut ellerimi, kaybolursun
Bir burağa binelim, göç edelim buralardan
Ruh hızında, hayal hızında koşalım
Ardımıza bakmadan, bu zulümat dünyasından

Biliyorum dayanamayız mavinin göz yaşlarına
Bir menekşenin, boyun büküşüne
Biliyorum, dayanamayız öksüz sevginin kimsesizliğine
En çok da, evsiz barksız çocuklara
Canice kıyılan, o narin gözlere

Hayallerini sorsan, yaşamak diyecekler
Bir kuru ekmek, bir tas çorba diyecekler
Belki de bize, hic dokumayın diyecekler
Bizi kendi halimize bırakın diyecekler
İyiliginiz, dininiz, vicdanınız yerin dibine batsın
İnsanlığınız dahi...diyecekler

Hey tanrılar, sizin fitneniz öldürdü onları
Sizin gurur ve kibiriniz talan etti her yeri...

Gitmeliyiz buradan, ilk fırsatta
Sabahın köründe, valizlerimiz ellerimizde
Kızılaya gitmeli oncelikle
O sokağa, karanfillerin sokağına
Kitapcımızdan vedalasmalıyız/Az korsan kitap, satmadı bize

Gitmeliyiz, o uzak diyarlara
Bombaların cirit attığı, o yerlere
Ellerimizde demet demet papatyalar
Valizlerimizde sıcak yürekli kitaplar
Kucak dolusu sevgiler taşıyan sayfalar

Onlara adlarını sormayalım
Nesin necisin demiyelim
Sessizce kucaklasalım; renk, dil, memleket bilmeden
Hırsla birbirimizi sevelim
Ne kadar diyenlere
Kollarımız arkadan düğümleyip
İşte bu kadar
sebepsizce ve öylesine ...

Alalım ellerimize birer kitap, okuyalım birlikte
Bazen bir dağın kucağında
bazen bir papatyanın dibinde
Kah nedim'in şarkılarında
kah ewdalin stranlarının tınısında...

Kimi zaman süphanda, xecenin feryadına şahit olurduk
Kimi zaman Ahmet yesevi'nin divanında, oturur bulurduk kendimizi
Zalimler için yaşasın cehennem nidalarıyla, Bediüzzaman'nın yaninda yürürdük
Hep birlikte olurduk
ama hic bir masumun kanına girmeden
Hic kimsenin rızkını çalmadan
Hayat için bir yalana tenezzül etmeden

Olurda canımız sıkılırsa
Al satarım bal satarım oynardık
O da olmadı körebe oynardık
Hani dünya hali, kara, kırmızı, sarı... kış kapıya dayanır
Daha da kucaklaşırdık, kışın soğununa inat
Korkak tanrılara inat, o ölümlü tanrılara...

Sonra toplanırdık bir alevin etrafında
Ciroklarımız demlenirdi çaydanlıklarımızda
Pür dikkat dinlerdik dilden dökülen her kelimeyi
Kimimiz yiğitlerin şahı halid, Ali, hüseyin olurdu
Kimimiz leyla olurdu kays'a koşardı
Kimimiz kawa, selahaddin eyyubi olurdu, zalime korku salardı

Hayallere dalardık
O kahramanlara haber vermeden
Dalardık, sessizce kimseyi incitmeden
Herkes musmutlu olurdu, kahramanı olduğu hikayede
O an sessizliğe kavuşurdu her taraf,
Bir sis gibi huzur çökerdi yüreklerimize
Hiç kimse, hic kimseden sitem etmezdi
Herkes herkesi severdi sebepsizce öylesine...

Aniden kapıdan çıkan çıtırdı
Ödlerimizi kopartırdı İlyas
Sonra, başlayan bir kahkaha;
ardından tebessumler
Boyanırdı yanaklarımız kırmızıya,
al al...

Hey hırsızlar, katiller, caniler
Hey insan bozması canavarlar
Hey beyinsiz tanrılar ve hodbin ihanetciler
Bizler musulluyuz, cizreliyiz, kerküklüyüz, laleşliyiz, rojhelatlıyız
Biz halepliyiz filistinliyiz arakanlıyız...
Biz türküz, kürdüz, arapız, biz halkız
Biz bir dünyayız

Ellerimizde çiçekler
Yüreğimizde türkülerle
Bombalara, kurşunlara göğüs gereriz
Vurun ulan kahpeler vurun!
Bizler kolay kolay ölmeyiz

Vurun ulan imansızlar!
Biz halkız boyun eğmeyiz...
Nerde bir çocuk varsa biz oralıyız
Biz gök mavisiyiz, siyahız, beyazız, sarıyız, nar kırmızıyız...
Biz yaseminiz, papatyayız, fesleğeniz, mor menekşeyiz...

Ah keşke boyle olmasaydı
Keşke sağ gözün, sol göze düşman olmadığını bilsek
Sahi sizin yüzük parmağınız, neden kin güder serçe parmağına?
Ayaklarınız ellerinizden nefret eder mi?

Ah, keşke böyle olmasak!
Kimsin, nesin, necisin demeden
sevsek birbirimizi
Ne kadar diyenlere
Kollarımızı arkadan düğümleyerek
İşte bu kadar
Öylesine ve bir neden aramadan...
Sevsek sebepsizce öylesine

Keşke...

Mısralarımdan akan yaşlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin