Zaman nasıl bir mahlukat bilmiyorum
Temmuz hep böyle uzun sürer miydi
Saniyeler neden bu kadar büyüdü gözlerimde
Günler asır gibi geliyor insana
Hangi perspektiften bakarsam bakayım
Güneş ağır ağır ilerliyor
Geceler hantal
Dokunmak istiyorum güneşe dokunmak
Doğumunu da batımını da hızla akmasını istiyorum
Göz kapaklarının açılıp kapanması gibi
Yarınlara bir çırpıda varmak istiyorum
Zaman her şeyi ağırdan alıyor
Temmuz nedense durmadan direniyorGüneşin dalgalı saçları akıyor yeryüzüne
Tarifsiz bir genleşme var zamanda
Limitlendirilmeyen bir sonsuzluk akışı
Sabır taşını körelten gecenin insiyatifine kaldı ömrümüzün serüveni
Ve akan suyu, durgunluğa sürükleyen toprak akıntısı
Tek kişilik hücreye mahkum etti yüreğimiziKendi kendime konuşmaya başladım artık alt ranzada
Kelimeler durmadan yankılanırken duvarlardan
Üst ranza, odamın tavanı oluyordu dalınca uykuya
Çentikler yüreğimizin takvim yaprakları
Uykuya dalmış tedirgin ve telaşlı günler
Aniden sabahın köründe açılırdı koğuşun kapısı
Sayım var diye ip gibi dizilen mahkumlar gibi
Başlarını sağa döndürüp sayıyorlar günleri
Biri bir gün bir adım öne çıkacak biliyorum
Ömrün sona değin sayıyı söylemek için
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısralarımdan akan yaşlar
PoetryZaman ilk oluşumuna döndü İlk doğum serüvenine Her şey ilkine dönme koşusundaydı En arkalarından yüreğim vardı Çünkü yine sana koşacaktım ......................... ......................... Akdeniz bir akşam göğe yükseldi Böylece oluştu...