Pencerelerde nergisler kandan yaş döküyor
İçim cam parçalarıyla kesildi içten içe
inlemelerimiz daha da büyüdü
Bıçaktan keskin sıratta yürüdü gözlerimizHasret deryalarını içti de
Kurudu yine boğazlarımızBelli değil mi balığın suya hasretinden
Boğazımız, çatlamış toprak yaraları içindeVe küllerden atıyor kalbimiz
Kalbimiz diyoruz kalbimiz
Derin dondurucularda
Küçük bir kızla gömülmeyi bekliyor
Selası okunmayan çiçek ölüleri gibi..Maviye hasret kuş ölüleri
Kuş ölüleri üstümüze atar toprağı
Hüküm giymiş menekşeler ağlar
Ve darağacındaki şiirler hüzünle besleniyorBunun yanında kalemimizin mürekkebi kurudu
Damlar kanımız yüreğine soluk kağıtlarınGözlerim adım gibi boynu bükük bir vav
Hüzün yağar tevekkülle eğilmiş alnımıza
Ve yüzümüz çarpar buz dağına
Yüzümüz erir ışığında güneşin
Görünce yüzümü, korkarım gölgesindenÖmür kaleminden yırtıldı göğsüm
Göğsüm koca karıların memeleri gibi yorgun
Ve örtülenmiş genç kızların yüreği gibi
Dipdiri capcanlı
Umutlu
Hangi çılgın dağ çarpar umuduma
Korkarım paramparça olurBilirsin umut gözlerime çalınca
Dünyanın barını sırtlarım umursamam
Bilirsin ben seni sevince
Deli kısraklarla yarışırım umuda doğru
Çıldırasıya, sonsuz ovalar boyu
Umutlu olurumBiliyorsun ne kadar teşekkür etsem hasrete
Ummanın ortasında bir katre sayılır
Bilirsin hasret olunca aşk
Sonsuz çağlayanlar olur
Ne zaman boyun eğmişse hasret vuslata
Mecnun Leyla'yı tanıyamamışBiliyorsun vuslat darağacıdır aşka
Çünkü her vuslat aşkı söndürür,
Sevda dahil değil...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısralarımdan akan yaşlar
PoésieZaman ilk oluşumuna döndü İlk doğum serüvenine Her şey ilkine dönme koşusundaydı En arkalarından yüreğim vardı Çünkü yine sana koşacaktım ......................... ......................... Akdeniz bir akşam göğe yükseldi Böylece oluştu...