İnsan eseri

0 0 0
                                    

Zaman geçiyor, boğazımı yırtan hayat sanki
Duraklarda yığınca ceset, bir telaş gibi
Durdurak bilmeyen kalabalıklar
İp gibi dizilen EGOlar
Talan edilmiş gökyüzü
Bulutlanan solgun insan gözleri
Kıvranan sis doldurdu içimi
Acısıyla tatlısıyla geçiyor zaman
-Lafın gelişi belki-

Kalabalıklara karıştım nerdeyim şimdi
Benden milyonlarcası kuşattı beynimi
Nefesimi boğan bir sigara zehri
Göğsümü çatlatan bir barut kokusu
Korkunçtur itiraflar
Yalandan söylenen teselliler
Kelime oyunları, sahtekarlıklar
Karmaşalı haziran havaları
Mevsimlerin kayması ve zaman
Acısıyla geçiyor zaman
-Doğru tabir buydu belki-

Alelade kararların tezatlıkları
Gönlü tarumar eden yaşanmışlıkları
Bilinmeyen açık adresler
Kumbaralara düşen madeni birikmişler
Ve çöp konteynırlarına atılmış güller
Diğer bir kısmı pazar tezgahlarında
Zaman geçiyor çirkefleşmiş kaldırımlarda
-insan eseri bunlar şimdi-

Ey göğsüme taş gibi oturmuş hayat
Sen de çok çektin bizden!
Ey göğsüme konan hüzün kuşu
Özür dilerim elimde değil
-bir şeyler yapabilirmişim sanki-
Kırık kanat, puslu mavi
Kimliğimdeki mültecinin yüzü
-insan bir bütün mü kağıtta bilinebilir mi-
Ayağı kırık kedi
Kederli köpek
Ağlayan yırtık gömlekli çocuk
Aç aç dolanan bastonlu nine
Zaman geçiyor, özür dilerim
-bekes bu ne şimdi-

Zaman doğrusal değil bitti gibi
Ömür kısa yol bitmeyecek gibi
Çok yorgunum uyumam gerekli
Kitabın son satırları şöyleydi
Mutluluklar dilerim derin uykularınızda

Mısralarımdan akan yaşlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin