Senden kaçıyorum sinope senden
Kendimden kaçıyorum kendimden
İnsan hiç kaçabilir mi kendinden
Sinope şu akıl çok garip biliyor musun
Balık hafızalı olur bazen
Hatırlamak istediklerimi mütemadiyen unutturur
Kiramen katibin melaikeleri olur bazen
Unutmak istediklerimi durmadan zapt ederlerSenden kaçıyorum sinope senden
Kendimden kaçıyorum kendimden
İnsan hiç kaçabilir mi kendinden
Sinope şu hayal de tam başa bela
Durup durup seni getirirler bana
Sinope, bakarsın bahtıma bilim de ilerler bir gün
Şu hayal denilen uzvu alırlar bendenSinope öyle uzak durma benden
Kaç zamandır gözlerim görmüyor uzağı
Gözlerinin kıyısındaki mavileri göremem
Yüzünün hattındaki esmaları seçemem
Hayta hayta yürüşünün seyrine duramam
Selvi boyunun gölgesini bulamam
Gülüşünün altındaki incileri sayamamSinope kaç vakittir uyumaktan korkarım
Kaç zamandır uyanık kalmaktan titrerim
Bir yandan alem-i misal perdesi
Diğer yandan da hülyaların perdesi
Tam göğsümün üstüne oturmuşlar taş gibi
Yüreğimi paralayıp ikram diye sunarlar hasrete
Gözlerimin yaşını bade diye sunarlar özlemeSinope beni bırakıp gitme bu şehirden
Beni yalnız koyma kargaşasında şu hayatın
Bu şehir yutacak beni kayboluyorum
Sinope; yüreğimin pusulası, yönümü bulamıyorum
Yolunu kaybedene uçurumdur her yön
Yolunu kaybedene çıkmaz sokaktır her yönSinope beni sensiz takvimlere etme mahkûm
Zamanın dipsiz kuyusuna düşerim
Mevsimleri karıştırırım baharı bulamam
Yılların hasret deryasında çırpınarak boğulurumSinope eyleme aklımı zail
Yüreğimi aleme eyleme zelil
İtiraflarıma istersen delil
Sakın aklından çıkarma bu iki ayeti
Bir, Mona Roza gırdabındaki Sezai'yi
İki, Sinope gırdabındaki garip Bekes'i
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısralarımdan akan yaşlar
PoetryZaman ilk oluşumuna döndü İlk doğum serüvenine Her şey ilkine dönme koşusundaydı En arkalarından yüreğim vardı Çünkü yine sana koşacaktım ......................... ......................... Akdeniz bir akşam göğe yükseldi Böylece oluştu...