Zamanı eskitiyorum, zamanla eskiyorum
Zamanın gerdanı boynumda
Zamanla daha da derinleşiyor yürekte bıraktığı yara
Yüreğin kanlı yaşları akıp duruyor kendi kıyameti içinde
Beyhude zamanla sarmak, kimsesizliğe düçar olmuş yüreği
Suskunluğun ırmağında bir sızı gibi çarpar Yosunların hüküm sürdüğü garip yüreğimin yüzüneYine pervasız bir gecenin soysuzluğunda
Herkesin karanlığa çekildiği, sessizliğin fırtınasında
Bekes'liğiyle meşhur mısraların ızdırabı
Saplandı soğuk bir bıçak gibi korkusuzca yüreğime
Çünkü her mısra ızdırabıdır şairin
Her mısra büyütür ağrısını şairin
Kederidir, yalnızlığıdır, sızısıdır şairinYine keder, yine gariplik, yine Bekes
Baharın kokusunu özledim, kuşların cıvıltıları
Rengarenk çiçeklerle süslenmiş sonsuz ovaları
Usul usul coşkuyla çağlayan ırmakları
Toprağın kokusunu, yağmurun tıpırtıları özledim
Biliyorum mısralarla avutuyorum kendimi
Avunduğunu bilmek yürekteki yara gibidir
Amansız bir yara, dinmeyen sancıdır
Bir cumartesi annesinin evlat özlemi
Mecnun'un Leyla'ya olan sevdası gibi
sonsuz keder, ızdırap, hasrettirBitmiyor gece, dinmiyor kalbime musallat olmuş sızı
Ah ürkek bir ceylanın feryadını duyumsuyorum
Kürtçe bir ağıt çınlıyor duvardan yansıyan karanlıktan
Umudun tar u mar olduğu, hüznün neşv u nema bulduğu bu topraklardan
Belki bir teselli şiiri yazmalıyım
Jin, jiyan, azadi ve'l iman diye bağırmalıyım
Kadehleri; bayraklı, bayraksız tüm halklara kaldırmalıyım
Belki mısraların intiharına müsade etmeliyim
Sedasızlığın çığırtkanlığına meydanı bırakmalıyım
Kızmayın bana lütfen
Çünkü, çünkü yanmalıyım
Yoksa geceyi nasıl aydınlatabilirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısralarımdan akan yaşlar
PoetryZaman ilk oluşumuna döndü İlk doğum serüvenine Her şey ilkine dönme koşusundaydı En arkalarından yüreğim vardı Çünkü yine sana koşacaktım ......................... ......................... Akdeniz bir akşam göğe yükseldi Böylece oluştu...