Telefonumun titreşmesiyle uyandım ve elimi sağa sola savurarak telefonumu buldum. Bilmediğim bir numaradan gelen iki mesaj vardı. Mesajı hızlıca açtım.
010-***-***-**
Ben JungKook.
Geçen günkü parka gelir misin ? Konuşmak istediğim şeyler var.
Cevap vermeden üstüme bir mont giyip evden çıktım ve parka doğru yürümeye başladım. Nelerden konuşacaktık bilmiyorum ama konuşacağımız şeyler beni aydınlatsa ve kafamdaki kabarcıkları sustursa çok iyi olurdu.
Parka yaklaştıkça salıncakta oturan onu fark etmiştim. O ise başını salıncağın zincirine yaslamış, ifadesizce ileriye bakıyordu. Sokak lambası ise onun yüzüne yukarıdan vuruyordu, bu onu daha yakışıklı gösteriyordu.
Yanındaki salıncağa oturduğum zaman fark etti beni.
"Gelmişsin." Başımı salladım. "Konuşmak istediğin şeyler olduğunu söyledin..." Cümleme devam ederken bir yandan da başımı ona çevirdim. "Bende geldim." Kapüşonumu kapattım.
"Aslında benim konuşacak şeyim yok, senin bana soracağın şeyler olabilir diye mesaj atmıştım." dediğinde başımı salladım. "Haklısın. Başımı yiyip kemiren bir sürü kabarcık var kafamda. Adeta beynime giden damarlar tıkanmış gibiyim, gerizekalı gibi hissediyorum." dediğimde sırıtmıştı. "O zaman soracağın soruları alabilirim." Salıcağın korumasını kaldırıp içine yerleştim ve korumayı tekrar indirdim. Çocuk gibi sallanıyor olabilirdim ama böyle daha rahat ediyordum.
"O gün abimle neden kavga ettiniz ?" Yutkunduğunu adem elmasının oynamasından anlamıştım. "Bir defter yüzünden." dediğinde merakım artmıştı. "Ne defteri..?"
"Resim defteri." Göz devirdim. "Cidden sorularımı oldukça net ve 'açıklayıcı' cevaplarla karşılıyorsun." Yavaştan hızlanmıştım. "Başka sorun..?"
"Beni neden öptün ?" Öpüşme anımız aklıma geldikçe içimde garip bir dalgalanma oluyor ve sırıtmamı engelleyemiyordum.
"Bence bunun cevabını biliyorsun." dediğinde başımı ona tekrar çevirdim. "Öyle düşünmüştüm ama öyle olduğuna inanmak istemedim."
"Nasıl olduğuna ?" Ağzımdan çıkarmaya mı çalışıyordu ? "Bence onu anladın."
"Hayır anlamadım." Derin bir nefes verdim. "Senin benden hoşlandığın için öpmüş olabilme ihtimalinden bahsediyordum. Bildiğin halde neden böyle söylemem için zorladın ki şimdi?"
"Yanlış. Seni sevdiğim için öpmüştüm." dediğinde gözlerimi kapattım. Ben neden istediğim hayatı asla yaşayamayacaktım ?
"İşte ben, senin beni sevmeni istemiyorum." diye döküverdim ağzımdan her şeyi. "Ben sadece sakin bir lise yılı geçirmek istiyorum. Şu seneyi de hızlıca atlatıp okuldan kurtulmak istiyorum. İnsanlardan, onların kötü bakışlarından. Beni anladığını düşünüyorum. O zaman üçüncü soruya geçiyorum."
Başını sallayarak onayladığını ifade etti. "Resim defterinin içinde ne vardı ?
"Resim."
"ÇOK KOMİK YA!" Bağırarak ve gülerek söylediğim şeyden sonra güldüğünü görmüştüm. Gülüşü çok samimiydi. "O gün de öyleydin zaten, her zaman böyle cevap vermiyorsun.!" Gülüşü kahkahalara dönüşmüştü.
"Ama yalan değil sonuçta, içinde resim vardı. Başka sorun varsa..?"
"Beni neden sevdin ?" Bakışlarını bana çevirdi. "Bunu nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum, o yüzden geçiyorum. Artık soru hakkı bende." Sallanmaya başladım ve başımla onayladım. "Sor bakalım."
"Beni sevemez misin ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saver || jeon jungkook
FanfictionKorumak isterken yalanlara boğan da sendin, Jeon JungKook. ©hhyesria