"Bana Emanetsin"

628 95 2.1K
                                    

Sonbahara doğru ilerleyen mevsim, hafif kendini hissettirmeye başlıyordu; hem serin, hem ferah bir hava vardı Marmara’yı kuşatan ve denizden taşan serin yosun kokusu, insanların dimağlarını okşayıp muhteşem bir etki yaratıyordu. Akşamın karanlığında dahi trafik, hafif sık bir şekilde akıp duruyor; araçların farları, köprülerde muazzam bir görüntünün oluşmasını sağlıyordu.

Taksim’in işlek bir gece kulübünde oturmuş, yanındaki arkadaşıyla muhabbet ederek gecenin tadını ve bu sabah yaşadığı olayı atlatmanın çaresini kovalayan Gaye; uzun siyah saçları omuzlarına düşmüş beyaz tenli, onunla yaşıt olan ve ela gözleriyle muhatabında hoş bir etki bırakan arkadaşıyla eğlenmeye çalışıyordu.

“Kendine geldin mi biraz?”

Gaye, arkadaşının sorusuyla daldığı düşüncelerden sıyrıldı; sabahki adamın, Kenan’ın gözleri aklına takılmıştı, bakışları gitmiyordu beyin hücrelerinden ve Gaye, mecburi bir şekilde arkadaşına dönerek:

“Evet Zenan, geldim biraz!” diye yanıt verdi. Zenan, ela gözleriyle arkadaşının yorguna bulanmış suratını inceledi.

“Bence gelmemişsin!”

“Sağ ol Zenan! Sen olmasaydın, babam izin vermeyecekti!”

“Ben ne yaptım canım? Hem Hamdi Amca iyi biri, senin iyiliğini istiyor! Başına bir şey gelmesin diye çabalayıp duruyor!”

“Biliyorum ama bu beni sıkıyor!”

“Yine de peşimize iki adam takmasına mı takıldın? Dert etme, baksana adamlar bir köşede oturmuş ve bizi rahatsız etmiyorlar!”

Gaye, sağ köşede oturmuş ve bir şeyler içmekte olan adamlara baktı; adamların da gözleri, onların üstündeydi, çoban köpeklerinin sürüye göz kulak olması gibi ikisi de gözlerini irileştirerek onlara bakıyordu. Gaye, bardağındaki meyve suyunu yudumlarken Kenan’ın silueti belirdi ve sanki ona tebessüm ediyormuş gibi geldi.

“İyi misin?”

Sırıttığından habersiz Gaye, sinek ısırmış gibi sıçrayarak:

“Ne, ne oldu?” diye sordu.

“Sırıtıyorsun kızım, hayırdır?”

“Bu sabahki adam…”

“Kapkaççı mı?”

Gaye, kaşlarını çatarak:

“Hayır kızım ya, şu kapkaççıyı paket eden adam…” deyince Zenan, gözlerini kısarak:

“Paket eden mi? Ne biçim konuşuyorsun Avukat Hanım?” diye sordu. Gaye, tebessüm ederek:

“Sokak jargonunu iyi bilmek lazım!” dedi. Zenan, onun taklidini yaptı.

“Sokak jargonunu iyi bilmek lazım-mış! Kızım avukat olacaksın sen, mafya mısın ya? Birini savunurken hakime, müvekkilim adamı paket etmiş mi diyeceksin?”

“Bana mafya falan deme! Midem horon tepiyor duyduğumda!” diyen Gaye, gözlerini büyüttü. Zenan, bardağındaki meşrubattan bir yudum aldıktan sonra:

“Neyse, ben lavaboya kadar gidiyorum!” dedi ve ayağa kalktı.

“Tamam!” diye fısıldayan Gaye, giden arkadaşının arkasından baktı bir müddet ve sonra da kendini Kenan’ın hayaline kaptırdı.

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin