"Sana Nasıl Yar Olayım"

87 10 4
                                    

“O tetiğe basarsan, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak Kenan Karabey!” diyen Boris, bir kaşını havaya kaldırarak:

“O zaman senin için yapabileceğim hiçbir şey olmaz!” diye ekledi. Kenan, onlara doğru bir adım atarak:

“Sen ne zırvalıyorsun?” diye sordu.

“Benim sayemde ayaktasın Kenan, senin infazını durduran benim! Hâlâ nefes alabiliyorsan, bu benim sayemde!”

“Bunu yapmasaydın, ben sana hiçbir şeyin garantisini veremem!” diyen Kenan, ortamda çınlayan telefon sesine adapte oldu. Şükrü’nün telefonu çalıyordu. Yerde cansız bir şekilde yatmakta olan adama tepeden baktı Kenan, ceketinin dış cebinden, yan cebinden geliyordu ses ve Kenan, bir gözünü karşısındakilere dikerek hafifçe eğildi. Eğilirken de:

“Sakın bir hata yapmayın, dengem sağlamdır benim!” diye tembihte bulundu. Sebastian’ın eli, yavaşça beline doğru giderken Kenan, eğilerek Şükrü’nün cebinden telefonu çıkarmaya çalıştı. Sebastian, yan gözlerle Boris’e bakarken Boris, gayet rahat bir şekilde bekliyordu. Dilsiz çoktan ölmüştü, etrafa sinen kanlar, giderek bir şekle bürünüyordu. Kenan, Şükrü’nün cebindeki telefonu çıkarınca Sebastian, belindeki silahı iyice kavramıştı. Kenan ayağa kalkarken Sebastian, hızla silahı çekti ama Kenan, ondan evvel davranıp tetiğe bastı. Namludan fırlayan mermi, Sebastian’ın alnına mimlenirken Boris’i bir endişe sardı. Kenan, bir elinde telefonla ayağa kalkarken Sebastian’ın cansız bir şekilde yere sere serpe yatışı, Boris’in öfkeyle solumasına neden olmuştu.

“Ama ben demiştim Boris, dengem sağlamdır. Beni dinlemedi!” diyen Kenan, telefonu açarak kulağına dayadı ve karşı tarafın konuşmasını bekledi.

“Eyüp Nâbi öldü, Felemez Nâbi öldü! Eğer Kenan’a bir şey olursa, sen de ölürsün Şükrü!”

Hamdi’nin sesini duymak, Kenan’ın yüzünü gülümsetmiş ve onu kendine getirmişti.

“Şükrü öldü, Sebastian öldü ve namlumun ucunda Boris var Pars! Emrin nedir?” diye soran Kenan, peyda olan sessizliğe kulak kabarttı. Hamdi’nin:

“İyi olmana sevindim evlat! Adamı getir, bir de ben tanışayım!” diye duyulan sesiyle:

“Pek de rahat duracak bir tipi yok Pars, yine de getireyim!” dedi.

“Getir sen getir, tipine sifon çekmek lazım!”

Kenan, telefonun kapanmasıyla gözlerini Boris’e dikerek:

“Pars, senle tanışmak istiyor. Sen ne dersin?” diye sordu. Boris, öfkesine hakim olmaya çalışarak:

“Zevkle…” deyince Kenan, bir gözünü kısarak onun suratını incelemeye aldı.

***

VİRANŞEHİR

“Kenan geliyor çocuklar! Nasıl olduysa, kurtulmuş ellerinden! Sebastian’ı indirmiş, helal olsun!” diyen Hamdi, suratındaki ince tebessümüyle Rıfat’la Fıçı’ya baktı. Rıfat gülümserken Fıçı, usulca başını sallayarak tepkisini gösterdi. Hamdi, nedense göğsü kabarmıştı; bu Kenan, yaptığı her işle, attığı her adımla onun güvenini kazanıyor, onu kazanıyor ve bir şekilde bunu başarıyordu. Derin bir nefes alan Hamdi, adamlara bakarak sevincini yüzünde belli etti. Gülümsemesi, Rıfat’la Fıçı’nın da yüzünü gülümsetmişti. Ortamda fink atan tebessüm dolu ifadeler, Felemez’in cansız bir şekilde duran cesedine yansıyordu.

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin