HAYATIMIN GAYESİ

"Kısmet Sebastian Kısmet"

RUSYA/MOSKOVA

“Demek Türksün?”

Bir depoya getirilmişti Kenan; bir sandalyeye oturtulmuş, elleri ve ayakları bağlanmış bir halde, Raskom tarafından sorguya alınmıştı ve az da olsa hırpalanmıştı. Gecenin geç vakti olması, Kenan’ı yorgun ve uykusuz bir hale düşürmüştü. Dinç olmak için, derin bir nefes aldı ve adamın cevabını:

“Türküm ve Hamdi Çeliker’in adamıyım!” diyerek verdi. Adamın Türkçe konuşması, belli ki Türklerle çok haşır neşir olduğunu gösteriyordu. Kenan, adamın:

“Ah, onun rahat durmayacağını tahmin etmeliydim!” demesiyle gülümsedi.

“Demek sen de rahat durmamışsın!”

“Aptal çocuk! Ecelinin geldiğinden haberin yok sanırım!”

“Bana bir şey olursa, Hamdi Çeliker’den kurtulamazsın! Bunu biliyor olmalısın Raskom!”

“Biliyorum! Ama Hamdi Çeliker, bana yanlış yapan bir adamı himaye etti!”

“Aranızdaki sorunu bilemem Raskom! Bana bir görev verildi ve Hamdi’nin emanetlerini almak, bana düştü!”

“Aldın mı peki?”

“Almadım! Ama bu, almayacağım anlamına gelmez!”

“Öleceğini biliyor musun?”

“Hepimiz bir gün öleceğiz Raskom!”

“Ama sen…” diyen Raskom, silahının namlusunu Kenan’a doğrultup:

“Şimdi öleceksin!” diye ekledi. Kenan, tebessüm ederek:

“Ben ölürsem, Katerina da ölür!” deyince Raskom, tokat yemişçesine irkildi.

“Ne dedin?”

***

TÜRKİYE

DİYARBAKIR

Gaziler civarındaki kırsal bir alanda, bir arabanın içinde oturmuş bir şekilde bekliyorlardı. Musa, elindeki dürbünle merkeze yakın bir yerde olan eski bir un fabrikasını izlemekte olan Kaytan’a bakıp:

“Adamın burada olduğuna emin misin Kaytan?” diye sordu. Kaytan, dürbünü indirmeden:

“Eminim reis! Dozan Nemirkan, bu fabrikada!” diye karşılık verdi.

“Adamın uyuşturucuyla ne alakası var?”

“Örgüte maddi tedarik lazım! Aldığım duyumlara göre…” diyen Kaytan, dürbünü indirip bakışlarını Musa’ya çevirdi.

“Avareş’teki sakinler, Hasan’la irtibat halinde!”

“Avareş derken?”

“Siverek’e yakın bir kamp… İyi kamufle olmuşlar! Bizimkiler, daha yerlerini tam olarak tespit edememişler!”

“Sivillerin arasına karışmış olmalılar!”

“Doğru! O yüzden Dozan, bizi onlara götürecek!”

“Ham uyuşturucu mu yoksa satılmış uyuşturucu mu? Tam olarak ne peşindeyiz?”