"Sırrını Biliyorum"

113 17 80
                                    

Ensesinde hissettiği soğuk ve metalik bir cisimle ürperdi; bir silah doğrultulmuştu ona, namlunun ucu tam da ensesindeydi ve Bünyamin, çöktüğü yerde sabit durdu.

“Kalk ayağa ve sakın bir artistlik yapma!”

Emin’in sesi, onun irkilmesine neden olmuştu. Nasıl yakalanmıştı, anlayamıyordu. Yavaşça ayağa kalkarken gözleri, uzaktan ona bakan Kenan ve Musa’nın üstündeydi. Emin, onun elindeki silahı aldı. Yüzünü duvara yapıştırırcasına sabit tutup:

“Kıpırdama sakın!” dedi ve arka cebinden bir kelepçe çıkardı.

“Yaptığın iş, hayatına mal olacak Bünyamin!”

Adam onu tanıyordu. Kenan bir haindi, buna emin olmuştu ama Hamdi’ye nasıl ulaşacak ve ona nasıl haber verecekti, bilmiyordu. Kelepçeleri takarken Bünyamin, bir an kaçmayı düşündü ama düşüncede kaldı sadece; Emin, onu sımsıkı tutarak yürüttü, Kenan’a doğru ilerliyorlardı ve Kenan’ın gülümseyen gözleri, onun üzerinden ayrılmıyordu.

“Merak ettiklerini öğrendin mi Bünyamin?”

Kenan’ın karşısında durduğunda, Kenan’dan gelen soruyla:

“Öğrendim. Sen bir hainsin!” diyerek gülümsemişti. Kenan, bir iki adım atıp onun tam da karşısında durdu.

“Ben hain değil, görevliyim Bünyamin! Sizin gibi soysuzların soyunu kurutmak için görevlendirildim. Birazdan öleceksin! Seni tanımak, nasıl olsa da güzeldi!”

“Elbet senin foyan ortaya çıkacak, bakalım o zaman ne yapacaksın?”

Hafifçe güldü Kenan, biraz daha gülünce kahkahaya dönüştü ve sonra duruldu. Musa’nın katı bakışları arasında:

“Ben sizin foyalarınızı ortaya çıkarmak için bu işe bulaştım. Bana ne foyasından dem vuruyorsun sen?” diye sordu. Bünyamin daha başka bir şey söylemedi. Sadece gözleriyle Kenan’ı izledi. Musa, Emin’e bakıp başını sallayınca Emin, Bünyamin’i götürmek için onu itekledi. Kenan, eliyle çenesini sıvazladı ve onların arkasından bakarken kurduğu tezgâhı anımsadı. Daha Hamdi’nin mekanından çıkmadan önce, Bünyamin’in bir adamla konuştuğunu görmüştü. Öncesinde de yaşananlar, onu iyice kıllandırmıştı. Kesin onu takip edecekti, öyle düşünüyordu. İzin vermişti takip etmesine; yolda da Musa’yı aramıştı saatten, haber vermişti ve gereken tezgâh kurulmuştu.

“Önceden taciz telefonları yapmıştık zaten! Bu iş senin üstünde kalmaz, merak etme!”

Musa’nın sesiyle, daldığı düşüncelerden soyutlandı ve bulunduğu ortama geldi.

“Haberim var. Kaç gündür tuhaf davranıyordu. Arabasına dikkat edin reis! Kayıt falan olabilir. GPS de taktırmış olabilir.”

“Onu merak etme de, yaptığın operasyonu anlat!”

Kenan, derin bir nefes aldıktan sonra Payidar’ı nasıl kurtardığını, yaptığı planı ve hareketlerin hepsini anlatmaya başladı.

Bünyamin’i bir araca tıkan Emin, bagajı kapatıp kenarda bekledi. Gözleri, bagajdaki adamın üstündeydi. Ellerini önünde bağlayıp Musa’yla Kenan’ın konuşmalarını izledi.

“İşte böyle reis! Bu hamleyle, Hamdi’nin dairesine iyice girdim. Artık bana itimadı sonsuz! Ama…”

Musa, Kenan’ın susmasıyla:

“Ama ne?” diye sordu. Kenan, öfkeden seğiren gözlerini Musa’ya dikerek:

“Bir sorunumuz var. Hem de büyük…” deyince Musa, gözlerini kıstı. Nasıl bir sorun diye kafasında kurgulamalar yaparken Kenan, bir iki adım atıp durdu. Belli ki onun da kafası karışıktı. Musa, onun konuşmasını bekliyordu. Kenan, tekrar Musa’ya dönerek:

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin