"Babasının Kızı"

72 12 17
                                    

Yanındaki iki adamla, havaalanının çıkış kapısında bekliyordu; üstünde deri montu, kulağında küpeleri, güneş gözlükleriyle göz rengini kamufle eden iri yarı, seyrek saçlı ve kumral tenli adam, uzun boyuyla gözlere hızla çarpan bir özelliğe sahipti. Yanında iki adamı, adeta onu korumak için keskin gözlerle etraflarına bakıp duruyordu. Siyah bir araba yanaştı onlara, tam yanlarında durdu ve adam, güneş gözlüğünü çıkarıp çakıl gözleriyle etrafı kolaçan ettikten sonra arabaya bindi. Diğer iki adam da bindikten sonra araba, hızla harekete geçti.

Kenan, direksiyon başındaydı; gözleri, giderek uzaklaşan arabanın üstündeydi, yan tarafında Rıfat oturuyordu. Rıfat, vitesi değiştirip aracı hareket ettiren Kenan'ın katı bakışlarına bakıp:

"Jardel denilen adam bu! Yorgo'nun kardeşi... Bizi Yorgo ve Ruslara götürecek!" deyince Kenan, ona bakmadan:

"Fıçı'yı ara! Biz ona yakın bir noktada yol değiştireceğiz! Takibi o yapsın!" dedi. Rıfat, telefonunu kurcalarken Kenan, gözlerini önlerinde ilerlemekte olan araçtan ayırmıyordu.

Bir dönel kavşaktan dönen Jardel'in arabası, hız sınırını aşarak ilerlerken gelip Fıçı ve bir adamının içinde bulunduğu arabanın yanından geçti. Fıçı Kamil, arabanın birazcık uzaklaşmasını seyrettikten sonra harekete geçti. Dikiz aynasından bakan Fıçı, Kenan'ların başka bir caddeye giriş yaptığını gördü. Suratında ince bir tebessüm belirdi.

***

Polonez Köy...

Gaye'nin sert çıkışması, ağanın surat ifadesini değiştirmişti; Gaye, gözlerini kırpmadan onu izliyordu, ağanın morali bozulmuştu ve ne diyeceğini bilemiyordu. Yerinde doğrulan Payidar, ellerini masaya yayarak:

"Kurul kaideleri, ağanın dediğini emretmiş olabilir. Ama bu vaziyet, zaruridir beyler! Nitekim Pars'ın canına kast edilmiş, ortaya kan dökülmüş ve düşmanlık, belirgin bir şekilde gözlere sunulmuştur. Bunu görmezden gelemeyiz beyler! Ruslar, açıkça savaş baltasını çıkarmışken ortaklıktan, işten güçten bahsedecek lüksümüz yok! Varsın silah işlerimiz, bir süreliğine sekteye uğrasın! Ama Pars kalktığında, gereken düzeni sağlayacaktır, emin olalım!" deyince Jargon, aynı fikirde olduğunu:

"Pars, gerektiğinde düşmanla aynı masaya oturmasını bilmiştir. Ruslarla, belki ilerde aynı masaya oturabiliriz ama şimdi, katiyen mümkün değil! Payidar'ın deyimiyle, silah işlerini askıya almalı ve dökülen kanı temizlemeliyiz! Kanı, ancak kan temizler!" diyerek belirtti. Samet, işaret parmağını şakağına dayayıp:

"Kanı temizleyecek kişi, şu aramıza yeni giren midir?" diye sorunca Gaye, gözlerini ona çevirdi. Bahri, Samet'i süzerek:

"Ta kendisidir Samet! Kenan Karabey, gösterdiği maharetlerle nasıl bir delikanlı olduğunu ispatlamıştır. Rusya'yı alt üst etmiş, Payidar kardeşimizi Rusların elinden almış ve üstüne düşen her vazifeyi, layıkıyla yerine getirmesini bilmiştir! Elbet bunda da başarılı olacaktır, ona inancım tam!" diyerek masaya yeni bir konu sunmuştu. Kelpeten Cevat'ın dişlerini sıkması, Gaye'nin gözünden kaçmamıştı. Sırtını koltuğa yaslayan Gaye:

"Sen ne dersin Cevat?" diye sorunca Cevat, kadından gelen soruyla irkildi. Boğazını temizledikten sonra:

"Kenan kardeşimiz, gözü pek ve aklı tam biridir, bunu gördüm! Lakin karşısındaki güçler, pek de küçümsenecek tipler değil!" derken Bahri, hemen lafa girdi.

"Onun arkasında da biz varız!"

Başını sallayan Gaye:

"Kenan, yani Kenan kardeşiniz, bu işi bitirecektir, emin olun!" deyince Jargon, hafif bir tebessümle Gaye'ye baktı. İzam Ağa, yerinde dikleşerek:

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin