"Sırrın Benimle Güvende"

31 10 1
                                    

Beyaz örtüyü üstüne çektiklerinde, Musa'nın dizlerinin bağı çözülmüş ve kendini yerde bulmuştu; fişleri çekilmişti Nisa'nın, hayatla bütün bağlantıları kopmuş, cansız ve ruhsuz bir şekilde üstüne beyaz örtü çekilmişti. Avazı çıktığı kadar bağırdı Musa, hastane koridorunda sesi yankılandı, duvarlar bile korktu, boyası badanası çöktü taş gibi duvarın ve Musa'nın feryadına kulaklarını tıkamak zorunda kaldı. Kenan ne yapacağını bilemiyordu, Musa'yı nasıl teskin edeceğini bilemiyor ve olduğu yerde dimdik duruyordu. Kaytan da bir şey yapacak gibi görünmüyordu. Musa'nın yerdeki parkeleri yumruklaması, bağırıp çağırması ve Hayır nidalarıyla orayı burayı inletmesi, nemli nazarlar arasında gerçekleşiyordu. Ne diyecekti şimdi Kenan, reisi nasıl teskin edecekti? Az önce ne güzel saydırıyordu oysa sen reissin diyorlardı ama şimdi işin rengi değişmiş, sevdiği kadının kökten kaybeden bir reis vardı karşılarında. Elleri kıpkırmızı oluncaya dek yerleri yumrukladı reis, avuçları şişene dek tokatladı sert ve soğuk parkeleri ama içindeki acı, yangın dinmedi. Nisa, sevdiği kadın ölmüş, teröristler onun en sevdiği kadını elinden almıştı.

Sedyenin üstünde, beyaz örtünün altında cansız bir haldeyken odadan çıkartıldı Nisa; iki görevli, sedyeyi iteklerken Musa'nın feryatları dinmek bilmedi, esip gürledi, kendine lanetler okudu, küfürler savurdu sağa sola ama Nisa'nın cansız bedeni bunları duyamadı. Belki de ruhu duymuştu ama Musa, onun farkında değildi. Tam sedye yanından geçecekken ayağa fırladı Musa, Kenan ve Kaytan geri çekilmişti. Sedyenin başında durdu. Görevliler de geri çekildi. Kadının cansız yüzünü açtı reis, buz gibi soğuk yanağına elinin sırtını sürdü, eğildi ve cansız suratın alın kısmına dudaklarını değdirdi. Dudakları yandı, bedenini kor sardı Musa'nın, içine bir yangın düştü. Gözlerinden süzülen yaşlar, kadının soğuk alnına çarparken Musa, derin bir nefes alarak cansız kadının soğuk kokusunu genzine çekti. Yumruklarını sıkarken katılaşan ifadesiyle donuklaşan gözlerini Kenan'a çevirdi, Kaytan'a da bakarken tısladı.

"Bu beden, toprağa girmeden, toprakla hemhal olmadan, intikamı alınacaktır. Ya ben de öleceğim ya da Mamoste denilen o it ölecek!"

Kenan, yerinde doğrulurken Kaytan, sırtını duvardan ayırdı.

"Emin çalışıyor reis! Nazım için kurulan bir sosyal paylaşım sayfasına sızmayı başardı. Zaten dün geceki olayı da oradan öğrendik!"

Musa, Kenan'a dönerek:

"İş sende Karabey! Operasyon senindir. Hallet!" deyince Kenan, hafifçe başını salladı.

"Merak etme reis!"

Musa, başka da bir şey demedi. Kendisi sedyeyi itekleyerek yürürken Kaytan, Kenan'ın yanında durup onun arkasından baktı. Musa, sert adımlarıyla parkeleri ezercesine yürürken Kenan, Kaytan'a dönerek:

"Haydi bakalım, bitirelim şu işi!" dedi. Kaytan başını sallayıp derin bir nefes aldı.

***

Tarabya...

"Kadın ölmüş başkanım!" diyen adam, Mamoste'nin karşısında durduğunda Mamoste, gözlerini kısarak onun suratını süzdü.

"Hangi kadın?"

"Nisa... Hasan Nemirkan'ın bir zamanlar ortağıydı. Nemirkan aşireti, bu kadınla birlikte iş yapardı."

"Ha hatırladım, şu TC ile işbirliği yapan yardakçı kadın... Sekvan'ın şehit olması, boşuna değilmiş!"

"Burası fena karışacak başkanım, ben derim ki..." diyen adam, Mamoste'nin çatılan kaşıyla sustu.

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin