"Bermuda Şeytan Dörtgeni"

29 7 1
                                    

Aralık'ın yirmisinden bir gün geçmiş, yirmi birin öğle zamanından birkaç adım ilerlemiş ve ikindiye göz kırpan bir zaman diliminde hava, kışın verdiği yetkiye dayanarak soğuk bir ahvalle insanlara kucak açmıştı. Koyu bulutların grinin en koyu tonuna büründüğü bir zamanda yağmurlar, her an bastıracakmış gibi eli tetikte beklerken sanki birine öfkelenmiş de sinirini ve öfkesini kusarcasına esen sert rüzgârlar, kışın davetine boyun eğen zaman diliminin emrine amade olmuştu.

Onca zaman geçmişti aradan; kaosun ve kargaşanın yerini bir türlü sükunet bulmamıştı, Hamdi'lerin cephesinde işler diken üstündeydi. Öldürülen Oscar'ın sahiplerinden ses seda gelmezken Viladimir'in ansızın Rusya'ya gitmesi, akıllara soru işareti yağdırıyordu. Öte yandan Mestan'ın Kurul'a katılmasıyla Payidar'ın sanki büyüklük gösterir gibi hoş geldin kardeşim demesi, Hamdi'nin aklını kurcalayan başka bir konuydu. Bir başka konu da, Kenan cephesinden Hamdi'nin kafasını kurcalıyordu. Kurtarıldıktan bir hafta sonra yara izleri içerisinde gelmesi ve Hamdi'ye kaçırıldığını, bir şekilde kurtulduğunu söylemesi, Hamdi'nin içine bir kurt düşürmüştü. Ya o kurtla yaşayacak ve Kenan'a karşı mesafeli olmaya başlayacaktı ya da kurdu bir şekilde öldürecek ve Kenan'la arasını düzeltecekti. Şimdi karşısındaki koltukta oturan Kenan'ın yüz hatlarını süzüyor, onun her jest mimiğini yokluyor ve bir şeyler anlamaya çalışıyordu.

"Öyle susarak bir şeyleri öğrenemezsin Pars! Varsa aklını kurcalayan, şüpheye sevk eden bir sorun, buyurun deyiverin de, ortada şek şüphe kalmasın!" diyen Kenan'ın lafıyla, yavaşça yerinde doğruldu Hamdi.

"Kim kaçırmıştı seni? Bize sadece kaçırıldım dedin, kimin kaçırdığını ve neden kaçırdığını söylemedin!"

"Örgüt kaçırdı Pars, o gece galayı sabote eden örgütün hedefine takıldım. Zaten eski özel harekâtçı olduğumu da çözmüşler ve ortadan kaldırmak istediler."

"Niye bunu bize söylemiyorsun Kenan?"

Kenan'ın yüzüne kinaye dolu bir tebessüm yerleşti, ses tonunda da yansıdı.

"Kurul, dolaylı da olsa örgütle iş yapıyor ya, moralini bozmak istemedim Pars!"

Hamdi, derin bir nefes aldı.

"Öyle olsa bile, dolaylı ya da doğrudan iş yapsak bile, senin bunu gizlememen lazım! Damadımı ortadan kaldırıyorlar ve benim ruhun duymuyor. Bu ne demektir biliyor musun?"

"Biliyorum Pars! Ben de bir şekilde sizinle irtibata geçmeye çalıştım. Ama götürüldüğüm hücre evinde baya işkence ettiler. Neyse ki gala gecesini sabote eden militanlardan biri, yanlışlıkla kameraya takılmış ve polisler de hücre evini buldu. Ondan sonra baskın verdiler. Kızacağını biliyorum ama polisle hâlâ aramızda bir şeyler var. Eski bir hukuk diyelim! Polis benim sizinle çalıştığımı, sizin damadınız olduğumu bilmiyor. Bilmesine de gerek yok! Kurtarılır kurtarılmaz, soluğu sizin yanınızda almam, size olan bağlılığım ve kızına olan sevgimden ötürüdür Pars!"

"Bundan şüphem olsaydı, karşıma alıp konuşturmazdım Kenan, kafana bir mermi sıkar, leşini paket halinde emniyete yollardım."

"Buna sevindim Pars, hiç değilse cesedimiz emniyette olur."

Sırtını koltuğa yaslayan Hamdi, şakağını kaşıdıktan sonra:

"Her neyse Kenan! Viranşehir'deki inşaat işi, son hızla devam ediyor. Vedat, daima bize veri aktarımı sağlıyor. Ama bir sorun var. Sen yokken bir toplantı oldu. Baya şeyler kaçırdın Kenan!" deyince Kenan, ince bir tebessümle:

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin