"Sibirya Kurdu"

180 34 319
                                    

RUSYA

Moskova’da bir bar…

Dışarıda çetin bir soğukluk, insanların kalın giyinmesine sebep olmuştu; esen sert rüzgar, dallarda ve damlarda uğultular yaratıyor, kışı aratmayan bu hava, soğuk bir etki bırakıyordu.

Bir tabureye oturmuş ve önüne bırakılan karışıma, şöyle tepeden bakıyordu Kenan; kaşları çatık, morali bozuk ve ufku dardı. İçinde bulunduğu sıkıntı, alenen gelip yüzüne yerleşmişti. Karışıma dokunmamıştı bile, içmek şöyle dursun, koklamamıştı ve gözleri, etrafta fır dönerek birini arıyordu. Barmenin görünmesiyle, elini kaldırdı. Adam, ona doğru yürürken Kenan, kapının dibinde durmakta olan korumalara göz ucuyla baktıktan sonra barmenin:

“Ugoshchaytes’! (Buyurun!)” diye seslenmesiyle, Kenan:

“YA ishchu Tat’yanu! (Tatiana’yı arıyorum!)” dedi.

“Vyshe, yest’ gost’! (Yukarda, misafiri var!)”

“Vy pozvonite? (Çağırır mısın?)”

“Rabota, dokhod! (İşi bitsin, gelir!)” diyen barmen, Kenan’ın konuşmasına fırsat vermeden yanından ayrıldı. Kenan, onun arkasından bakıp:

“Bana yapacak başka bir şey bırakmadın!” diye mırıldandı ve ayağa kalktı. Kapıdaki korumalar, bu yabancı ve rengi açık adamın kim olduğunu, ne yapacağını ve ne yapmaya çalıştığını anlamak için onu daima izliyordu.

Üst kata çıkan Kenan, bir koridorla karşılaştı. Koridorun sağ köşesinde, kabin gibi bölmeler vardı ve belli ki bu kabinler, özel misafirlerin özel ihtiramları için ayarlanmıştı. Sol tarafta da aynı bölmeler vardı ve kapıları, koyu perdelerle kapatılmıştı. Kenan, cebinden bir fotoğraf çıkardı. Fotoğrafta, sarışın ve mavi gözlü bir kadının gülümseyen resmi vardı. Yüzü çilli, buğday sarısı teniyle göz dolduran kadından, nedense hiç etkilenmemişti. Fotoğrafı cebine kattı ve koridorda ilerledi. Sağ taraftaki ilk bölme açıktı, demek ki kimse yoktu içeride; Kenan devam etti, sol taraftaki bölmenin perdesine uzandı ve hafif araladı. Gördüğü manzara, midesini bulandırsa da perdeyi hafifçe kapattı. Neyse ki içerdekiler, onu fark etmemişti. Bir adım daha atıp sağ perdeye uzandı. Daha perdeyi açmamışken bir kadınla bir erkek çıktı dışarıya ve Kenan’a baktılar. Kadın ter içinde kalmıştı. Erkek, keyfi yerinde Kenan’a bakmadan yanından geçtiler. Kenan, onların arkasından bakıp:

“Pislikler!” diye fısıldadı. Onların gitmesiyle Kenan, sol taraftaki bölmeye yöneldi. İçerden inilti ve homurtu sesleri gelse de Kenan, yavaşça perdeyi araladı. Aradığı kadın değildi ve perdeyi kapadı. Karşılıklı son bölmeler kalmıştı. Kenan, içinden varsayımlar yaptı. Ya sağ ya sol… Başka seçenek yoktu. Sağ taraftaki bölmenin perdesine uzanırken aradığı kadınla göz göze geldi ve kadın, avazı çıktığı kadar bağırdı. Görünen yerlerini kapatıp köşeye sinen kadın, erkeğin toparlanmasını izleyerek gözlerini Kenan’a dikti. Adam toparlandı ve:

“Kto ty, chto ty khochesh’? (Kimsin sen, ne istiyorsun?)” diye sordu. Kenan, tebessüm ederek:

“U menya net s toboy biznesa! (Senle işim yok dostum!)” deyince adam, Kenan’a çullandı. Kenan, adamın burnuna sert bir yumruk indirdi ve adam, düşmemek için perdeye tutundu ama yine de düştü.

Aşağıdaki korumalar, yukarıdan gelen gürültülerle hemen merdivenlere doğru koştu ve müziğin sesinden dolayı alt kattakiler, ne olduğunu anlayamamıştı.

Adam, Kenan’a bir tekme atmak istedi; Kenan, adamın bacağını sıkıca tutup diz kapaklarına sert bir masaj yapınca adam, bağırarak yere düştü. Kenan, dönerek bir tekme savurdu ve adam, bilincini yitirerek yere yığıldı. Kenan, etrafına bakındıktan sonra:

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin