"Bize Nota Verdiler" (2. SeZoN)

69 14 17
                                    

Namludan fırlayan mermi, arkasında durup tam Kaytan’a ateş edecek olan Çekiç’in bileğine saplanınca ve Çekiç, toynağına kıymık batmış manda yavrusu gibi böğürünce işin rengi değişmişti; Kenan, bilerek ona ateş etmiş ve hafif bir kargaşa yaratmıştı. Polisler ve Kaytan, Çekiç’in sesiyle irkilip hafif bir dağılırken Kenan, bulduğu fırsatı değerlendirmiş ve Rıfat’la birlikte araca kendilerini atmıştı. Korku dolu gözlerle ortamı izlemekte olan Nazmiye, aracın hızla hareket etmesini umursamadan polislerin derdest etmekle uğraştığı Çekiç’e bakıyordu. Kaytan, muhakkak bir açıklaması vardır düşüncesiyle bir şey yapmadan arabanın arkasından bakarken Mahir, onun yanında durup:

“Ne yapalım efendim?” diye sordu. Kaytan, derin bir nefes alarak Çekiç’e dönüp baktı. Bir gözü ondayken, Mahir’e cevap verdi.

“Alacağımızı aldık Mahir!”

“Ama aklım karıştı efendim!”

“Benim de… Reis, mutlaka bu karışıklığı giderecektir, gidelim!” diyen Kaytan, son defa uzaklaşmakta olan aracın arkasından bir müddet baktı ve başka da bir şey demeden Çekiç’e doğru yürüdü.

Acılar içerisinde kıvranıyordu Çekiç, bileğinden kanlar akıyor, yüzü limon gibi ekşimiş bir şekilde polisler tarafından sımsıkı tutulmuş beklerken Kaytan, onun karşısında durup:

“Çekiç bu! Vurulan şeyin hizmeti bitince, onun da devri geçermiş!” deyince Çekiç, acılı sesiyle:

“Bir çekiç, kolay ele geçmiyor. Ya mıh gibi etkisi olacak ya da mıhı çakacak sert bir zemini delecek!” dedi. Mahir, Kaytan’la Çekiç’in arasındaki bu konuşmadan bir şey anlamamıştı. Kaytan’ın tebessüm etmesi ve Çekiç’in ima dolu bakışları, onun iyice kafasını karıştırmıştı. Üstelik Kenan onlara silah doğrultmuş ve yanında yabancı biriyle bu kadını kaçırmıştı. Derin bir nefes alırken Kaytan’ın sesiyle, daldığı düşüncelerden sıyrıldı.

“Bu çekiç laçka olmuş, mıhı çekice çakma zamanı!”

“Zor olur.”

“Ben zoru severim!” diyen Kaytan, polislere bakıp başını salladı. Polisler Çekiç’i götürürken Kaytan, anlamsız gözlerle ona bakmakta olan adamına dönerek:

“Gidelim!” dedi. Mahir, bir şey soramıyordu, nedense o cesareti bulamamıştı kendisinde; ama Kaytan, onun böyle kıvranmasını istemiyordu, her şeyi anlatacaktı ama Musa’nın yanına gittiklerinde, her şeyi dile dökecekti. Şimdi zamanı değildi.

***

Bağcılar…

Uyanmış, kendine gelmişti Nazım; bir duş alıp dinlenmeye çekilmişti, bu yüzden de Şahin ona Çekiç’ten bahsetmemiş, yaptıklarını dile getirmemişti. Şimdi Kürşat’ın hazırlattığı yemeklere iştahla saldırırken Şahin, onun iştahını kaçırmaya niyetli bir şekilde:

“Sanırım bir problemimiz var Nazım!” deyince Nazım, bir domates parçasını ağzına atarak:

“Neymiş problem?” diye sordu.

“Senin Çekiç, sapından memnun değilmiş gibi gitti!”

Anlamadığını, gözleriyle ve bakışlarıyla belirten Nazım, katı bir sesle:

“Açık olur musun lütfen?” diyerek onun açık konuşmasını sağladı.

“Çekiç diyorum, gitti diyorum!”

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin