"Köşe Kapmaca"

31 6 2
                                    

Beykoz'daki Cafe'de hava, hâlâ gergin vaziyetini koruyordu; Cem, yavaşça ayağa kalkarken Dildar, gözlerini kısarak bir ona bir de Simay'a bakıp duruyordu. Simay, Feray'ın yaşadığına mı inansın yahut burada olduğuna mı yansın bilemiyordu ama bildiği tek şey, Cem'e inanmamak ve ona güvenmemekti.

"Biriniz bir açıklama yapsın!" diyen Dildar, Simay'ın ayağa kalkarken:

"Ne açıklaması istiyorsun sen? Bugüne kadar çektiğim ezayı mı açıklayayım yoksa senin sürdüğün sefanı mı?" diye sorunca Dildar, gözlerini Cem'e çevirdi.

"Önce genelev..." diyen Dildar'ın lafıyla Cem, neye uğradığını şaşırdı. Genelev lafıyla Simay, gözleri iri bir şekilde Cem'e baktı. Cem, Dildar'ın onu takip ettiğini ve bugünkü halinin bundan dolayı olduğunu anlasa da sesini etmedi.

"Sonra da burası!" diyen Dildar, Simay'a dönerek:

"Bak böyle davranmayı kes! Bir şeyler oluyor ve bu olanlar, bizim ihtiyarımızla gerçekleşmiyor. Buna bir dur demek lazım!" dedikten sonra Cem'e döndü.

"Evet Cem, senin o genelevde ne işin vardı?"

Cem, sandalyeleri işaret ederken çantasını toparlamakta olan Simay, dişlerinin arasında sıkıştırdığı küfrü fısıltıyla masaya yerleştirip:

"Ben gidiyorum!" diye tıslayınca Cem, onun durması için:

"Feray'ı buldum. Oradaydı, gittim ve gördüm Simay!" deyince Simay'ın elindeki çanta, kayarak masayla tekrar buluştu.

"Hâlâ bu saçmalığa devam mı ediyorsun?"

Derin bir nefes alan Cem,

"Doğru söylüyorum!" derken Dildar, duyduğu şeylerle resmen beyninden vurulmuştu. Bir gözü Simay'dayken, diğer gözü Cem'in ciddi halini yokluyordu.

"İnan bana Simay, doğru söylüyorum! Feray yaşıyor. Ve o genelevde bir hayat kadını olarak..." deyip lafını yuttu. Gözleri yeşeren Simay, nemli gözlerle Cem'in suratını incelerken Dildar, kendini koltuğa bıraktı. Cem'i yanlış anlaması şöyle dursun, Feray için yaptıklarını da öğrenince kendinden utanması gerektiğini anlamıştı. Simay, çantasını alırken:

"Bu yalanlara inanacak halim yok!" diye fısıldadı ve Dildar'ın katı bakışları arasında onların yanından ayrıldı. Cem kendini koltuğa bırakırken derin bir nefes aldı. Dildar, kaçamak gözlerle onu yoklayıp dururken Cem, saçlarını karıştırıp önündeki boşluğa bakıyor ve bu işten sıyrılmanın çaresini düşünüyordu.

***

Başı Kenan'ın omzundaydı Gaye'nin, 'Rüzgârın Şarkısı' filmine adapte olmuş ve pürdikkat bir şekilde filme yoğunlaşmıştı. Aşk filminin her sahnesi, Kenan'ın gözlerinden Gaye'nin yüreğine damlıyor, hayal ürünü olan filmin her kadrajı, onların nazarlarına etki ederek yüreklerine vasıl oluyordu. Gaye'nin arada bir başını kaldırıp Kenan'ın yüzüne bakması, Kenan'ın filmden bakışlarını kaçırmadan tebessüm ederek bana bakıyorsun der gibi ima yollaması, salonun karanlığında aydınlık fırlatan karelerden birkaçıydı.

Ara verilen filmde, salonda yalnız kalmışlardı; herkes çıkmış, Gaye ve Kenan kalmışlardı yerlerinde, derin bir sessizlik ve büyük bir suskunluk kol geziyordu. Bir ara başını kaldırıp Kenan'a bakan Gaye, onun yüzündeki her noktayı inceledikten sonra tebessüm ederek:

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu. Başını koltuğun baş kısmına yaslayan Kenan, gözleri perdedeki dondurulmuş sahnedeyken:

"Kaçmayı..." deyince Gaye, gözlerini kısarak:

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin