"Sen Gidicisin"

51 10 5
                                    

KUZEY IRAK – BAĞDAT

Mermilerin vızıldayarak dört tarafı gezmesi, Kemik’in iyice canını sıkmıştı. Arada bir çıkıp ateş ediyor ve tekrar yerine siniyordu. Cem, neden kendisine silah verilmediğini bilemiyor ve adeta hırsından kafayı yemek istiyordu.

“Bana da silah ver!” diye bağıran Cem, Kemik’in:

“Lan bebe! Sen ateş etmesini biliyor musun lan?” diye çıkışmasıyla,

“Hele ver de, gör bakalım biliyor muyum bilmiyor muyum?” deyince Kemik, Agâh’ın olduğu tarafa bakıp:

“Kim lan bunlar?” diye konuyu değiştirdi.

“Arman Acemzade bu!”

“O kim lan?”

“Eğer bizi yakalarsa, kim olduğunu öğrenirsin Kemik! Ama bu bilgi, hayatına mal olabilir.”

Kemik, hızla yer değiştirdi ve birkaç el ateş edip birini indirebildi. Haddinden fazla kalabalıktılar, belki yaklaşık yirmi kişiydi, her tarafa dağılmış ve onları çembere almış gibiydiler. Kemik ne kadar uğraşsa, boş olduğunu bilmesine rağmen çabalıyor ve direniyordu. Cem, kafasını kaldırıp bakmak istedi ama yanına seken mermiyle hızla eğildi. Agâh da ateş ediyor, saklanıyor ve tekrar ateş ediyordu. Kemik yerinden çıktı ve tam ateş edeceği sırada omzuna saplanan mermiyle elindeki silahı düşürdü. Uzanıp almak istedi ama arı gibi üstüne üşüşen mermilerden fırsat bulamadı. Uzaktan bir ses duyuldu.

“Teslim olun, öleceksiniz!”

Kemik, çaresiz gözlerle etrafına bakınırken hâlâ silah sesleri devam ediyor ve sanki hiç dinmeyecekmiş gibi hızla sürüyordu. Cem’e dönüp baktı Kemik, ona bir şey olsa yengesi perişan olur düşüncesiyle dolup taştı. Ne yapacağını bilemiyordu. Birden Cem’in:

“Teslim oluyoruz, ateşi kesin!” diye bağırmasıyla Kemik, neye uğradığını şaşırdı. Agâh da durup ona baktı. Cem, ellerini kaldırıp ortaya çıkarken Kemik, derin bir nefes aldı. Agâh, ne yapalım dercesine Kemik’e baktığında Kemik, el mahkûm bir şekilde ellerini havaya kaldırıp yerinden çıktı. Silah sesleri dinmiş, ortama bir sessizlik çökmüştü. Adamlar, onların etrafını iyice kuşatıp beklerken siyah kamyonetin ön tarafından inen koyu yeşil şalvarlı, iri kıyım ve kirli sakallı bir adam, gülümseyerek onları izledi.

“Aferin size!” diyen adam, onlara doğru gelirken Agâh’ın yüz ifadesi, adeta şekilden şekle girdi. Gördüğü adamı sanki tanıyormuş gibi burnundan soluyordu. Kemik, onun bu halini görünce:

“Ne oldu be?” diye fısıldadı. Agâh, kısık bir sesle:

“Bu o değil!” deyince Kemik,

“Kim değil?” diye sordu.

“Arman Acemzade değil bu! Onun rakibi ve Peşmergelerin gözde adamlarından Alusi bu!”

Alusi denen adam, onların karşısında durduğunda Agâh’a bakıp:

“Beni gördüğüne sevinmemiş gibisin Agâh! Bizden çaldığın, başkasına satacakmışsın, öyle duydum!” dedi. Kemik bir şeyleri anlamaya çalışırken Agâh, burnundan solurcasına:

“Ben bunları sizden çalmadım, birinden satın aldım! Kârıma satıyorum! Satın aldığım kişi, bunları sizden çalmışsa, orasını bilemem Alusi!” deyince adam, dişlerinin arasından:

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin