"Senden midir Benden midir?"

30 8 0
                                    

Bostancılar'daki toplantı yerinde buzlar çözülmemiş, sinirler yatışmamış ve gerginlik dinmemişti; her ne kadar Hamdi, olaya el atsa da Payidar, içinde biriken öfke, sinir ve gerginlikle yerine oturmuştu. Buna mukabil Mestan, gayet rahat ve morali yerinde bir şekilde sandalyesindeydi. Hamdi vardı aralarında, sağında Payidar, solunda Mestan oturuyordu.

"Silah işi için kullandığım adamım, bana ihanet ederek ölümü hak etmişti. Onu öldürdüm, yenisini bulmak zor değil!" diyen Mestan, Payidar'ın kızgın suratına bakarak duvar gibi kaskatı gözleriyle onu süzdü. Hamdi bir şey demezken Tayfun, şakağını kaşıyarak:

"Benim işlere de bir haller olmuş Pars!" diye lafa girdi. Hamdi ona bakınca, lafına devam etti.

"Narkotik, bize nefes aldırmıyor. Dışarıdan mal alamıyoruz, içerideki malı satamıyoruz, depolarda yığınla mal var. Bir enselenirsek, battığımızın resmidir. Eldeki malı okutmalı, meblağ halinde sehem için tedarik etmeliyiz!"

"Doğru diyorsun Tayfun, bir hal çare bulmak lazım! Aklında var mı bir şey?" diye soran Hamdi, daha geçen gün boğazına takılan iple az kalsın nalları dikecek olan Tayfun'un suratına hiçbir şey olmamış gibi baktı.

"Kıllı Tores var. Bu işlerin adamıdır, bilirsin!"

Başını salladı Hamdi.

"Her tarafı kıl yumağı olan bu adam, işimize yarar gibi! Sen ne dersin Jargon, aranız düzeldi mi bu yürüyen kıl tüyle?"

Jargon sırıttı.

"Dede yadigarı kılıcım paslanmıştı Pars!"

"Kınından çıkmasın şimdilik!" diyen Hamdi, göz kırpınca Jargon, tebessüm ederek başını salladı. Kelpeten'in ağzında var olan ama ne olduğu bilinmeyen şey, onun dudaklarını hareketlendirmişti. Hamdi, onun da bir lafının olduğunu anladığı için sordu.

"Ağzındaki baklaya eziyet etme Kelpeten, söyle ne söyleyeceksen!"

"Kıllı Tores, zamanında Rusların adamıydı. Onların tenekesini kendine bağlar, sokaklarında zil zurna oynardı. Eğer şimdi onunla iş yaparsak, Ruslara yeşil ışık yakmış olursun Pars! Bunu hatırlatmak, benim görevim!"

Başını salladı Hamdi, ona hak vermişti.

"Doğru dersin! Beyler, size bir izahatta bulunmak istiyorum! Dün sabah vakti, Yediler'den biriyle görüştüm!"

Hamdi'nin lafıyla masadakiler, irkilerek bakıştı. Bahri'yle Samet'in bakışmasına yansıyan Kelpeten, Jargon'un katı bakışları arasında Tayfun'la göz göze geldi. Mestan bir şeyleri anlamaya çalışırken Payidar, onun gibi anlamak istercesine Hamdi'ye bakıyordu. Hamdi, ellerini masaya yerleştirdi.

"İstemihan, beni çağırdı, gittim. Yanımda damadım Kenan vardı."

Olanları bir çırpıda anlatan Hamdi, en son:

"Rusların yeni adamı, atacağımız ekmeğe gıkını çıkarmayan biri olacakmış; ensesine vurup ekmeğini alsak bile, ses seda etmeyecek biriymiş! Tuğra da gitti, Viladimir de gitti! Şu an Kurul, bağımsız bir halde işlerine devam edecek!" deyince Payidar, nihayet sessizliğini bozdu.

"Bu serbestlik iyi değil, fazla serbestlik zarar getirir."

Hamdi, onun neyi ima ettiğini anlamıştı. Yan gözlerle ona bakarak:

"Kurul, kârda da zararda da ortaklık müessesine dayanır Payidar!" deyince yerinde doğruldu Payidar.

"Eldeki malları satabilmek için, serbest piyasaya bakalım! Şu an piyasada gezen fiyatla bizim satacağımız fiyatın karşılaştırmasını yapalım! Kıllı Tores, bizim zor durumumuzdan nemalanacaktır. Bunu göz ardı etmeyelim!"

HAYATIMIN GAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin