"Biri beni çimdiklesin. Kesin rüya filan görüyorum "
" Körün istediği bir göz, Allah vermiş iki göz "
"Ayy..napıyorsun Dido ya? "
Berna kolunu ovalayarak, Didem'e öldürecekmiş gibi baktı. Didem her zamanki muzip tavrıyla burnunu kırıştırmış, gülümsüyordu .
" Ne istediysen onu yaptım Bernoş."
" Mecazen dedim ben herhalde.Kolumu koparıyordun "
"Illa abartacaksın."
"Abartmıyorum.Moraracak kesin.Baksana şuraya Sedef ya"
Kolunu gözüme sokarcasına uzatmıştı.Onaylamazsam mızmızlanmaya devam edeceğinden, şok olmuş bir ifade takındım.
"Çok fena olmuş "
"Yaaa di mi "
Kolunu ovalamaya devam ediyordu.Didem'e göz kırptım. Sinir olmuş şekilde dil çıkardı
"TIrsık sen de "
Bu iki kızı da seviyorum Sürekli didişmelerine ve beni hakem gibi kullanmalarına rağmen, ortaokuldan beri en yakın arkadaşım onlar.Herşeyime destek olurlar ve onlar olmasa çoğu şeyi atlatamazdım.
Bu kafeyi de devralsmazdım.Beni cesaretlendiren hep ikisi oldu.Babam ve annem aldığım işletme fakültesi diplomasıyla ,babamın şirketinde ablam gibi işe başlamamı beklerken ,ben hayallerimin peşinden gidip, Berna'nın teyzesinin kafesinde işe başlayınca, ailenin bir anda kara koyunu oluverdim.Asla benim neden bir kafede pasta, börek çörekle uğraşmak istediğimi çözemediler.Ama ne yapabilirdim ki?
Onların istediği bölümde okudum ,hatta istedikleri gibi şirkette de işe başladım ama daha ilk ayın sonunda çok mutsuzdum .O toplantılara, şıkır şıkır kıyafetlere, topuklularla dolaşmaya uygun hissedemedim.Hiçbirşey beni mutfakta pasta pişirirken olduğu kadar mutlu etmiyordu.
Malzemeleri karıştırıp kalıplara dökmek değil ki bu sadece.Birbirine uyan tatları kışkırtıcı bir tango dansının usta dansçıları gibi bir araya getirmek, her bir pasta da bir doku bir tat ve bir hikayeyi anlatmak.Bu da bir sanat.Her pasta tablolarım benim.Her fondan, şeker hamuru, pasta süsleri boyalarım. Ve fırından çıkıp da tezgaha koyduğunma gururla izlediğim sergim onlar.
Hele ilk ısırığı alıp da , damaklarından dillerine tüm o tatların ayrı ayrı nüfuz ederek, tat alma duyusunu kışkırtması ve hazzı dansa kaldırması.Ve gözlerin istemsizce kapandığı , ayırdında olmadan,hazla mırıldanan dudaklara yayılan tebessüm..işte bu benim imzam..
"Itisip kakışmayı bırakın da şurayı açın.Çok ağır bu şey.Kolum koptu."
Fırından yeni çıkardığım limonlu frambuazlı pastayı düşürmemek için dua ediyordum. Ama ne Berna ne de Didem oralı oldu.Ikisi de kılını bile kıpırdatmadan tezgaha dayanmışlar fısıldaşıyorlardı.
" Aloo kime diyorum ben ?' Tık yok maşallah. "
Mecburen, pastayı tezgahın üstüne bırakıp, cam bölmeyi kendim açtım.
"Güya bunlar da çalışıyor burda ama..bi el atmadınız kızlar ama ya..orda durmuş fısır fısır anca dedikodu yapın.Bari biriniz masaları dolaşsın bir. "
Gene tınmadılar.Inanılmaz yahu.Yeni pasta için yeri ayarladıktan sonra, pastayı tezgahtan almak için tam yeltenmiştim ki kalakaldım.
Pastadan bir dilim kesilmişti bile.Iki gündür o kadar uğraştığım ,en titiz ve en huysuz müşterimiz Seval Giritli'nin sipariş ettiği pasta eline ulaşamadan servis edilmeye başlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CILEKLI PASTA #wattys2019
Romance" Bana öyle bakmaya devam edersen, şeytan bile tövbe edecek ,sevgilim " " Ya sen ? " " Ben tövbekar değil, günahkârım.Şeytanın bile yüzünü kızartacak günahlara çağırıyor bakışların ve tövbe mi bekliyorsun benden? " " O halde beraber yanalım "