Zümrüd-ü Anka

830 71 9
                                    

Didem'in Açısından

Daha ne kadar bakışabilirim ki önümdeki kağıtlarla. Üçüncü defadır noktası virgülüne kadar okudum. Zaten bir öncekinin aynısı. Sadece Arya ile ilgili maddeler eklenmiş.

Velayeti bende olacak. Her ay hesabıma sadece onun için yatan para ile şimdiden emekli olabilir ve gününü gün eder, bana yatacak miktarla bir yıla kalmadan ada bile satın alıp, dünyayı turlarım.

" Çok cömert bir teklif Didem hanım. Her tür hakkınız gözetilmiş. Bu tür davalarda emsal teşkil etmesi istenmeyecek kadar eli açık davranılmış. Gönül rahatlığı ile imzalayabilirsiniz."

Avukatımın ofisinde söyledikleri kelimesi kelimesine aklımda dönüp duruyor. Sedat bey ve Berke sözlerini tutmuşlar. Bundan şüphem yoktu zaten. Dünyaları vermişler bana ve Arya'ya. Berke hariç.

Çoktan imza atmam gerekirdi ama onun lanet imzasının yanındaki ismimin altında duran boşluğa bir türlü atamıyorum imzamı. Her denediğimde elim titriyor ve kalbim acıyor.

Bin kere katladım, bin kere açtım, okudum ve çantama tıktım geri. Kaçınılmazı mı erteliyorum ben ? Avukatım bekliyor .Ulaştırdığı anda tek celsede boşanmış olacağız Italya'da da. Kuş gibi özgür kalacak. Berke ve pirrr sevgilisine uçacak. Çoktan uçmadıysa tabi.

Öğlen oldu öğlen! Hala gelmedi bistroya. Dün gece sevgilisiyle arabadan inip, eve girerken gördüm. Kesin geceyi beraber geçirdiler.

Kanım damarlarımda asit gibi yakıp geçerek dolanıyor.  Onu başka kadınla hayal etmek işkence gibi.

" Merhaba. Koray bir espresso hazırlar mısın bana ?"

Kafamı kaldırmadan tezgahı silmeye devam ettim. Sesi beni çarptı geçti ve yüzüm lanet olası etkisini belli edecek kadar karışmış halde.

" Didem." deyip seslendi bana. Harika şimdi bakmam gerekecek ama yapamam. Duymamış gibi yapayım. Tras losyonundan süzülen teninin kokusu beni feci çarpıyor şu anda.

" Didem ?"

Berna dirsek atınca kafamı kaldırıp, denek gibi beni süzen Berna'ya baktım.

" Ne var ?"

" Sana sesleniyor duymuyor musun ?"

" Kim ?"

" Berke. Baksana adama."

" Öyle mi ?"

" Öyle. Bakacak mısın artık yoksa bana bakıp, duracak mısın eblek gibi."

Mecbur Berke'nin karşısına gittim. Nabız atışım sağır etmeye yeminli sanki.

" Efendim ?"

" Iyi misin sen ?"

" Evet. Ne oldu ?"

" Sesleniyorum duymuyorsun da."

" Neden ?"

Saçma sapan konuşuyorum. Berke de farkında ve bir an diyecek birşey bulamadı.

" Söyle hadi Berke."

" Kahvemi içince çıkalım mı diyecektim. Arya'nın nüfus cüzdanını halledecektik ya."

" Olur tamam. Çantamı alayım ben."

Resmen kaçtım. Yakınında durursam bu kadar kişinin ortasında tuhaf bir tepki verebilirim. Kalktığını görünce önden gidip, dışarı çıktım. Arabasının yanına gelirken bendeki tuhaflığı çözmeye çalışır gibi bakıyor bana.

" Cidden iyi misin sen Didem ?"

" Evet. Sorup durma da gidelim."

Arabaya binince, camı açtım hemen. Dar alanda biner binmez kokusu çarptı beni. Araba çalıştığında ses etmeden dışarıyı izlemeye koyuldum.

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin