Kuzgun

962 80 4
                                    

MİNA'NİN VLOGU

" Hiçbirşey bilmiyorum. Sadece engel olamadım kendime. Görmek istedim. Görseydim ne derdim, ne yapardım bilmiyorum."

Şaşırmış mıydım hayır. Berke'lik hareketlerdi. Düşünmeden yap gitsin. Kime ne olmuş umurunda olmasın hiç.

" Bence isabet olmuş. Didem hayatına devam ediyor. Görmek isteyeceği son kişi bile değilsin. Naber Dido, görüşmeyeli naptın, nasıl gidiyor diye mi soracaksın?Seni düğün gecesi piç gibi ortada bıraktım. Hem de mesajla, özür dilerim mi ? Ne diyeceksin ki ?"

" Bilmiyorum. Sadece görmek istedim hepsi bu Mina."

" Gayet iyi, keyfî yerinde. Hayatına devam ediyor. Sevgilisi ona değer veriyor. Güzel bir ilişkileri var. Işte sana özet." Abime baktım. "Sen merak ediyorsan eğer, Sedef de..."

Buz gibi bir sesle sözümü kesti.

" Etmiyorum."

" Hiç şaşırmadım. "

" Niye edeyim ? Sen de etme Berke. O sayfa kapandı. Geriye dönmek, kurcalamak çok mantıksız ve gereksiz. Herkes hayatına devam ediyor."

Sinirlerim gerilse de gülümsedim .

" Yani.Katılıyorum. Neyse ya, ben odama gidiyorum. Yarın yola çıkıp, tatil köyüme gideceğiz. Biraz şu dosyalara göz atayım."

Yanlarından ayrılmıştım. Berke düşündüğümden hızlı yola gelecekti ama abim elimi kolumu bağlıyordu. Anlaşılan onu kışkırtmak için kulaklarına değil gözlerine çalışmak gerekiyordu. Bunun için de diğer müttefikime ihtiyacım olacaktı. Iki embesilin canlı kanlı Dido ve Sedef'i gormeleri gerekiyordu. Bakalım yakınlarında olunca, görünce ne yapacaklardı. Abimin kalkanı ne kadar dayanacaktı? Eğer gene buz adam modu devam ederse ilişkinin yaşam destek makinası fişini çekecektim. Tek ihtiyacım, ufak da olsa bir kalp kıpırtısı, nabız atışındaki o düz çizgide minicik bir iniş çıkış, bir hayat belirtisi görebilmekti.

Ertesi gün, cephede ön safa giderken pardon Sedef'lerin artık yeni yaşadıkları kasabadaki tatil köyüne giderken arabanın arka koltuğunda gizlice sevgili müttefikime gelmek üzere olduğumuzu mesajla haber vermiştim. Uygun olduğum en kısa zamanda buluşmayı kararlaştırıp ,en masum ve bihaber halime bürünüp, akışa bıraktım kendimi.

Kasabanın hemen dışındaki yeni oyun ve strateji üssüne, pardon, yeni aile yatırımımız tatil köyüne girerken sırf bu iki embesile tuzak olsun bahanesiyle babamın satın aldığı tatil köyünün aslında iyi bir yatırım olduğunu, sıfır ticaret zekam ve iş tecrübemle ben bile anlamıştım.

Bir kere begonviller ve sarmaşık güllerle kaplı duvarları olan bungolavlar, rengarenk çiçek tarhları ve yataklarıyla bezeli yemyeşil bahçenin içinde hobbit evleri gibi şirin, insanı  gülümseten bir güzellikle karşılamışlardı bizi. Renkli taşlarla döşeli yürüyüş yolları, kalan misafirleri, havuzlara, ortak kullanım alanı olan mini golf, tenis kortları açık hava sineması, animasyon ,şov ve konsere bile ev sahipliği yapacak büyüklükteki amfitiyatro ,bistro ve kafelerden oluşan yemek bölümü, çocuk klübü, yarı kapalı açık hava diskosu, dans klübü ve üçü kumsalda, biri havuzun ,sonuncusu denizin içindeki barlara ulaştirıyordu.Deniz sporlarıyla ilgilenenler için altın rengi, ıncecik kumlarla kaplı plajın bir bölümü ayrılmıştı.

Şık bembeyaz tentelerin ve perdelerin arasındaki,özel güneşlenme ve kumsal keyfi yapmak isteyenler için localar vardı.

Bizi oteli devretmek ve yatırımımızı göstermek için bekleyen karşılayan eski otel müdürü Levent Bey, bungalovlarin arkasında kalan deniz manzaralı, tropikal ada konseptinde tasarlanmış otelde gezdirirken, odaların kendine has özel denizaltı, korsan gemisi kamarası,masal diyarı gibi temalarla döşenmesi , spor salonundan spaya kadar pekçok etkinlik alanı eklenmesinin planlama aşamasında kalmış olduklarını fark ettik.Bir sürü yarım kalmış tadilat ve inşaat işi vardı.Dekorasyon işine yarim yamalak girişilmiş, bir anda paydos denilmiş gibi keşmekeş bir ortam karşılamıştı bizi.

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin