Sakura

1.4K 119 78
                                    

" Zihin kalple çatışınca ruh iç geçirir. Kalbin inatla yaranın etrafına sardığı kozaya saldırır zihin ama yürek tüm silahlarını kuşanıp,korumaya geçer düşmana karşı. Yavrusunu koruyan anne kadar haşin savuşturmak ister zihnin ön cepheye sürdüğü askerlerini. Oysa bilse ki onların kozanın içindeki kelebeği zindanından kurtarmaya geldiğini, kendi yırtıp paralardı kozanın hepsini. Ve rengarenk kanatlarıyla salardı kelebeği tırtıldan kısa ama daha özgür daha mutlu olacağı hayatına.

Sakura ağacı meyve veremeyecek olsa da çiçeklerinin tüm güzelliğiyle ölüme uyanmasına izin verir. Kelebek de kader ikizi sakura çiçeklerinin nefes kesici aşk rengine uyanmış güzelliklerinin kısacık ömrü gibi bir kanat çırpmasına sığdırdığı tek nefes alımlık ömründe kurumuş bir ceset gibi yaşamak yerine gerçekten yaşama cesareti gösterdiği için mutlulukla kavuşur ölümüne."

Kitabı kapatıp, rafa geri koydum. Ummadığınız zamanda karşınıza çıkan işaretleri neden herşeyi unutup, hayatınıza devam edecek kadar huzura ulaştığınızda fark etmeye başlarsınız ki ?

Rastgele seçtiğim bu kitabın önsözü, bir mekânda kulağa çalınan bir şarkının nakaratı, limon çiçeğinin kokusu, önünden geçtiğim bir kafenin bahçesinden sokağa süzülen pipo tütününün aroması, bir müşterinin taktığı lapis lazuli taşlarla süslenmiş bileklik..

Tüm yaz boyunca geceleri bilinçaltımın firarisi rüyalar o bir çift lapis lazuli gözün sahibini aklımın yasak ettiğim bilinç üstüne boca etmekten vazgeçmişken,  kalbim sakin ritminde mırıldanmaya dönmüşken, bedenim yoksunluk krizinden arınmış, göçebe ruhumun oradan oraya savrulup, umutsuzca lapis lazulisine çekilmesi bitmişken, her yerden çıkan işaretler adeta alay ederek fısıldaşıyordu

'' Fragmandı o, film yeni başlıyor !"

Zihnimi unutmaya programlamış, onu hatırlatacak herşeyden ve herkesten uzak duruyordum. Özellikle sosyal medya hesaplarında onu eskaza görmemek için hesaplarımdan silmişken Mina'nın ve Berke'nin hesaplarına bile bakmazken eşek şakasından beterdi bu durum.

Hayır yani öyle uzun bir ilişkiyi bırak, ilişkimiz bile olamamıştı ki. Hakan'la ayrılığın acısını atlatamadan hayatımın ortasına bomba gibi düşmüştü. Ne olduğunu anlamadığım, kendimde varolduğunu bile bilmediğim hisleri, güdüleri, içimdeki kadını salmama neden olmuştu. Bir çılgın sarhoşluk hali gibi geçen kısacık birkaç haftanın, beni halen etkiliyor olması mantıksızdı. Zaten neyi değiştirecekti ki bu ? Sonsuza dek görmeyeceğim bu adam ancak güzel, unutulmaz bir anıdan başka neyim olabilirdi ?

"Napıyorsun sen acaba Sedef ? Toparla şu kafanı. Ne güzel sakinleşti herşey, eski rutinine döndü. Koca yaz geçti üzerinden. Sonbahar bitecek neredeyse. Adamla olduğun zamanın beş misli zaman bu. Kes her şeyden bir anlam çıkarıp, bağlantı kurmayı. Asla görmeyeceğim birini sana sen hatırlatmaya başladın, kes şunu.''

Kafeye girerken kendimi haşlıyordum. Mutfağa yönelmiştim ki adımı işitince durdum.

'' Sedef ?''

Kulaklarıma inanamayarak dönmemle, Didem'in boynuma atlaması  bir oldu.

'' Nerde kaldın kızım ya? Ağaç oldum burda beklemekten. Zaten jetlag'im. Bi çıkmışsın, arazi olmuşsun.'' dedi gülerek.

'' Didem! '' diye sevinçle bağırmışım.

''Didem ya.''

Bu kez ben onun boynuna atladım.

'' Ne zaman geldin sen ? Ne zaman döndün ?''

'' Bugün. Uçaktan indim. Bavulları eve bırakıp, kapıyı çektim. Buraya koştum. Çok özledim kızım sizi.''

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin